STRATEJİK KÖLELİK...
Haksız, usulsüz ve kanunsuz Taşeron
sistemini yaygınlaştıran, kanun tasarısının Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne
geldiği 30 Mayıs 2014 günü, Dünya Bankası, IMF ve OECD gibi kuruşların
çıkarılmasını istediği yurdumuzu ‘ucuz emek cennetine’ dönüştürecek Ulusal
İstihdam Stratejisi resmi gazete 2014/4 sayılı karar ile yayınlandı.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
tarafından 2012 yılında hazırlanan taslak Soma katliamından sonra sessiz
sedasız bir şekilde Resmi Gazete’de yayınlanmasının altında acaba hangi nedenler
yatmaktadır? Bu stratejik planın işçiler açısından yararlı bir yanı var mıdır?
Bu plan Neo-Osmanlıcı Dışişleri Bakanı
Ahmet Davutoğlu’nun “Stratejik Derinlik” planında ülkemizin dış politikada
çukura batmasına neden olduğu gibi çalışma yaşamını emekçi halkımız için
sorunlar yumağı haline getiren bir kaos düzenine dönüştürecektir.
Türkiye tarafından
imzalan 122 sayılı Uluslararası Çalışma Örgütü Sözleşmesi de herkese çalışma
olanağı sağlayacağı gibi işsizliği asgari düzeye indirerek, istihdamın yapısını
ve niteliğini olumlu yönde değiştirecek politikaların hayata geçirilmesini
sağlayacaktır.
Hazırlanan istihdam
politikaları, ana
eksenine, insanca çalışma ve yaşam koşulları sağlayan, sendikal haklar ve
sosyal güvencelerle donatılmış düzenli işi yerleştirmelidir.
Temel bir insan hakkı olan çalışma, işçiye
ailesi ile birlikte insanca yaşama olanakları sağlayacak bir ücret karşılığında
gerçekleşmeli; çalışanlar işsizlik, hastalık, yaşlılık gibi durumlarda sosyal
güvencelere sahip olmalıdır.
AKP zihniyeti tarafından hazırlanan 2012-2023 dönemi arasına
odaklanan Strateji belgesi dört ana hedef gözetmektedir:
(1) İşsizlik oranının 2023 itibariyle % 5 düzeyine
indirilmesi;
(2) İstihdam oranının % 50’ye yükseltilmesi;
(3) Tarım dışı istihdamın büyüme esnekliğinin 0,52
düzeyinden, 0,62 seviyesine yükseltilmesi
(4) Tarım dışı sektörlerde % 29,1 düzeyinde olan kayıt dışı
istihdam oranının 2023 yılında % 15’in altına indirilmesi.
Süslü lafların arkasında aslında yapılmak istenen ‘işgücü
piyasalarının katılıktan arındırılması’ ve ‘esnekliğin’ artırılmasıdır. Bunun
için de şu politikalar hayata geçirilmek istenmektedir:
(1) Kıdem Tazminatını Kaldırmak (Yoğun tepkiler sonrası şimdilik
rafa kaldırıldı).
(2) Taşeron çalıştırmayı yaygınlaştırmak (Kanun Tasarısı
TBMM’ye gönderildi).
(3) Özel İstihdam Büroları ile geçici iş ilişkisini temel
istihdam politikası haline getirmek.
(4) İstihdam esnekleştirilerek kuralsız ve güvencesiz hale
getirilmek istenmektedir.
Görüldüğü gibi ilk iki madde ile
ilgili çalışmalara başlanmıştır. Üçüncü önemli başlık olan Özel İstihdam Büroları
için uluslararası şirketler lobi çalışmalarını hızlandırmıştır. Esnek çalışma
ise günümüzde sendikasızlaşma ile beraber özel sektörde yavaş yavaş egemen hale
gelmiştir.
Kıdem tazminatı ve Taşeron işçilikle
ilgili kamuoyu oluşturucu birçok çalışma yapılmıştır. Ancak özel istihdam
büroları bunlara göre biraz daha az kamuoyunun gündemindedir.
Dünya genelinde 2013 yılında 46
milyon işçi özel istihdam bürolarında çalışmaktadır. Dünyada 140 bin özel
istihdam bürosu 179 bin şubeye sahiptir ve 2012 yılında toplam cirosu 259
milyar Avro’dur. Bu pazarın %30’u 10 şirket arasında dağılmaktadır. Bu
şirketler ülkemizde de yoğun lobi faaliyetlerini sürdürmektedirler. (Eurociet,2013-E.
Eren Korkmaz, DİSK-Ar, Kış 2014)
Özel İstihdam büroları çoğu kişi
tarafından iş ve işçi bulma kurumunun özel hali gibi düşünülmektedir. Bu
büroların işleyiş mantığı kesinlikle iş ve işçi bulma kurumunun özeli değildir.
Özel İstihdam bürosu bir işverendir.
Bu bürolar, işçi talep eden firmalara işçi
servis etmektedir. Bu uygulama ile işçi düzenli aralıklarla başka firmalara
servis edilebilecektir. Bu sayede işçi için düzenli ve kurallı bir işyeri hayal
haline gelecektir. Bu bürolarda çalışan işçilerin iki patronu olacaktır.
Birincisi özel istihdam bürosu ikincisi ise servis edildiği (kiralandığı)
çalışma sürecinde ne yapacağını belirleyen işyeridir.
İşçiler kiralandıkları işyerlerinde
sendikalı olamayacak sadece özel istihdam bürolarında sendikalı
olabileceklerdir. İşçi kiralamanın yaygın, sendikal hareketin güçlü olduğu Almanya’da
bile özel istihdam bürolarında sendikalaşma çok zor bir süreçten sonra
olabilmektedir. Sendikalaşma oranının %9’larda olduğu ülkemizde ise özel
istihdam bürolarından sendikalaşmanın imkânsız olacağı hiç şüphe
götürmemektedir.
Özel istihdam bürolarında çalışanlar
kiralandıkları işyerlerinde çalışan taşeron işçi ya da kadrolu işçilerden ayrı
ücret alacaklardır. Taşeron uygulamasında bile işçiler çok düşük ücret alırken,
kiralık işçilerin alacakları ücretler daha düşük olacağından ucuz işçiliğin
yaygınlaşmasına neden olacaktır. Ayrıca aynı işyerinde aynı işi yapan işçiler
arasındaki üç farklı ücret uygulaması ise kesinlikle iş barışının bozulmasına
neden olacaktır.
Görüldüğü gibi sendikalaşmayı
önleyen, ucuz işgücünü teşvik eden Ulusal İstihdam Projesi, 18. yüzyıl vahşi
kapitalizminin ve öncesi kölelik sisteminin post-modern halidir.
Ulusal İstihdam Stratejisi’ne karşı bütün muhalefet partileri,
sendikalar, meslek odaları bir an önce sokaklara çıkmalı, birer birer
çıkarılmaya başlanan bu işçileri modern köle haline getirecek uygulamaların ‘stratejik
köleliğin’ engellenmesi için elinden geleni yapmalılardır. Çocuklarımızın
geleceği için bu bir zorunluluktur.
Mahmut Aslan
Çankaya Belediyesi Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü
DİSK/Genel-İş Üyesi
04.06.2014
NOT: Bu yazı AKP'nin yeni hedefi bu başlığı ile ODATV'de yayınlanmıştır.
http://www.odatv.com/mob_n.php?n=akpnin-yeni-hedefi-bu-1606141200
NOT: Bu yazı AKP'nin yeni hedefi bu başlığı ile ODATV'de yayınlanmıştır.
http://www.odatv.com/mob_n.php?n=akpnin-yeni-hedefi-bu-1606141200