7 Nisan 2017 Cuma

HAYIR İÇİN NOTLAR 2

EMEĞİN HAKKI İÇİN HAYIR!

AKP iktidara geldiği ilk günden bu yana her fırsatta emeğin hakkına saldırmaktadır. Siyasal İslamcılar tarih boyunca her ne kadar sosyal adaletten bahsetseler de vahşi kapitalizme köle olmuş, onlara hizmet etmiştir.

Türkiye’nin ölümlü iş kazalarında Avrupa’da birinci, dünyadada ikinci olması bu durumun en önemli göstergesi sayılabilir. Somut örnek vermek gerekirse, Soma’daki maden faciası hala hafızalardadır. Yüzlerce maden işçisi, denetimsizlik vb sebeplerle can verirken, siyasal iktidar işin fıtratı diyerek aradan sıyrılmaya çalışmış ve hatta hatta hak arayan madencilere tekme tokat saldırmıştır.

Benim de yakından takip ettiğim iki konuda AKP iktidarı kamuoyu baskısıyla en azından şimdilik geri adım atmış gibi gözüküyor. Bunlardan birincisi işçinin iş güvencesi olan kıdem tazminatlarının fona devreldilmesi diğeri ise bölgesel asgari ücret uygulama projesidir.

Kamu emekçilerini bekleyen en büyük tehlike de 657 sayılı kanunda değişiklik yapılarak memurun iş güvencesinin elinden alınması ve taşeron sistemin bir parçası haline getirilmesi.

Eğer Anayasa referandumunda getirilmek istenen değişiklik kabul edilirse sürekli gündem de tuttukları Kıdem Tazminatlarının Fona devredilmesi ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun kaldırılması bir kanun hükmünde kararname ile tartışmasız sorgusuz sualsiz hayata geçirilebilecektir.

İşçiler, memurlar tek adamın ağzına bırakılan bir değişiklikle onlarca yıllık birikiminiz ve iş güvencenizin elinizden alınmasını istemiyorsanız.

Hep beraber bir Hayır işlemelisiniz ve sandığa gidip “Hayır” demelisiniz.

AKP’NİN MECLİS GÜÇLENECEK İDDİASI,KOCAMAN BİR YALAN!

Evet kampanyası olanca hızı ile sürüyor. Yürüdüğünüz yollardaki reklam panoları, izlediğiniz televizyondalardaki reklamlar kısacası sağımız solumuz evet, evet, evet…

Bu büyüklüklükle bir propagandanın parti ve kişi olanakları ile yapılmayacağı gün  gibi ortadır. Tüm devlet olanakları, açılış yapılıyor bahanesi ile evet propagandası için kullanılmaktadır.

Yapılan yoğun bir propagandanın insanları bıktırdığını düşünmekteyim. Kısaca kendileri adına kaş yapayım derken göz çıkarıyorlar.Bu da “Hayır” için önemli bir kazanç.

Çoğunlukla gözüme çarpan, gözümüze sokulan bu yoğun propagandanın en belirginleşmiş sözlerinden birisi Meclis’te vekil sayısının 550’den 600 çıkarılması ve Meclis’in güçlendirileceği iddiası.

Bu değişiklikle Meclis’i güçlendirmek bir kenara dursun, anlamsızlaştırıyor işlevsiz hale getiriyor. Üstelik, vekil sayısının 600’e çıkarılmasıyla milletin sırtına ekstra bir külfet getiriliyor.

Meclisin fesh edilmesi gibi Meclis’i yok edecek bir maddenin yanı sıra denetim mekanizmaları olan meclis araştırması, gensoru ve soru önergeleri ortadan kaldırılması da işin diğer önemli boyutu.

Bunların dışında eski bir meclis çalışanı olarak dikkatimi çeken çok önemli bir nokta daha var.

Günümüzde  meclisin en önemli kanunu olarak bildiğimiz, komisyonlarda aylarca tartışılan,siyasetle ilgisi olanların televizyon karşısında merakla izlediği bütçe kanunu. Bütçe yapma yetkisi meclisten, milletvekillerinden alınıp yapılmak değişiklilkle partili Cumhurbaşkanına verilecek.

Peki bu partili Cumhurbaşkanı bütçeyi yapıp meclise yolladıktan sonra ne olacak? Milletvekillerinin oyuna sunulan bütçeye, milletvekillerinin tamamı (600 vekil) hayır verse bile bir şey değişmiyecek. Partili Cumhurbaşkanı yani “Başkan” bir önceki yılın bütçesine belli bir oranda artış yaparak bütçeyi geçirecek.

Hani meclis güçleniyordu beyler ve bayanlar…

600 vekilin red ettiği bir teklifin geçtiği meclis, güçlü meclis değildir, yok hükmündedir.

Bu nedenle güçlü Meclis istiyenlerin oyu “Hayır” olmalıdır.

Mahmut Aslan
07.04.2017

CELAL ŞENGÖR’ÜN CEHALETİ