KARŞILAŞTIRMALI SİYASAL SİSTEMLER
VENEZUELA BOLİVAR CUMHURİYETİ CHAVEZ ÖNCESİ VE SONRASI DURUM
KARŞILAŞTIRMASI
MAHMUT ASLAN
100730205
Ufuk Üniversitesi Uluslararası İlişkiler
Yüksek Lisans Programı
VENEZUELA BOLİVAR CUMHURİYETİ
CHAVEZ ÖNCESİ VE SONRASI DURUM KARŞILAŞTIRMASI
GENEL BİLGİLER
Ülke Kimliği
Resmi Adı: Venezuela Bolivar Cumhuriyeti
Yönetim Biçimi: Federal
cumhuriyet
Başkenti: Karakas
Para Birimi: Bolivar
İşgücü(2009’un ikinci
yarısında): 12.956.729
kişi
İşsizlik(%,2009’un
ikinci yarısında): 7,5
Mobil Telefon
Sayısı(2006): 18.790.000
Internet Kullanıcı
Sayısı (2006): 4.140.000
Sosyal Göstergeler
Nüfusu(2009’un ikinci
yarısında): 28.384.132
Kadın: 14.148.781
Erkek: 14.235.351
Nüfus Artış Hızı(%, 2010
tahmini): 1.5
Okuma-Yazma Oranı(%): 94
Toplam Hasta Yatak
Sayısı(2003): 74.371
Ortalama Yaşam Süresi
Beklentisi(2008): 73,76 yıl
Demiryolu
Uzunluğu(2008): 806 km
Karayolu Uzunluğu(1999):
96.155 km
Havaalanı Sayısı(2009): 406
COĞRAFİ ÖZELLİKLER
Venezuela,
Güney Amerika’nın kuzeyinde yer almaktadır. Ülkenin kuzeyinde Karayip Denizi,
güneyinde Brezilya, doğusunda Atlantik Okyanusu ve Guyana ve batısında Kolombiya
ile komşudur. Venezuela kıyı şeridi 2718 km, Brezilya ile olan sınırı 2.199 km,
Atlantik Okyanusu kıyısı 1008 km, Guyana ile olan sınırı 743 km ve Kolombiya
ile olan sınırı2219 km uzunluktadır.
Ülkenin
ortalama hava sıcaklığı 1 ile 9 derece arasında değişmektedir ve en yüksek
sıcaklık Maracaibo ve Los Llanos bölgelerinde 38 derece civarında gerçekleşmektedir.
Ülke
geniş bir coğrafi çeşitlilik göstermektedir. Ülkenin kuzeyindeki adalar ve kıyı
şeridi alçak yükseklik bölgesini oluşturmaktadır. And Dağları bölgesi ise
ülkenin en yüksek alanını oluşturmaktadır. 4978 m yükseklikteki Bolivar Zirvesi
da bu bölgede bulunmaktadır.
Ülkenin batısındaki
Maracaibo Gölü 13820 km²’lik yüzölçümüyle ülkenin en geniş gölünü oluşturmaktadır.
Venezuela’nın
en önemli su kaynağı olan Orinoco Nehri ise Kolombiya’daki bölümü de dahil 2140
km uzunluğa sahiptir ve Karayip Denizi’ne döküldüğü yerdeki Orinoco Deltası
ülkenin yer üstü ve yer altı kaynakları açısından en zengin bölümüdür.
Kerepakupai Meru (Angel)
Şelalesi
ise 980 m yüksekliğiyle dünyanın en yüksek şelalesidir.
Venezuela
bitki örtüsü açısından da dünyanın en zengin bölgelerinden biridir. 1990’ların sonunda
bile ülkenin %50’si orman alanlarından oluşmaktaydı. Ülkenin sahip olduğu
30.000 kapalı tohumlu bitkiden 8.000’i endemik özellik göstermektedir. Hayvan
çeşitliliği açısından da çeşitlilik gösteren Venezuela’da 49’u endemik olan 1.418
tane kuş vardır. Ayrıca 318 memeli ve 197 anfibik tür bulunmaktadır.
İklim açısından da geniş
bir çeşitlilik gösteren ülke hem denizin etkilediği nemli ve yağışlı bölgeleri,
hem And Bölgesi’nde çok düşük sıcaklıktaki
bölgeleri hem de Falcon
Eyaleti’ndeki Medanos de Coro’da çöl arazilerini barındırmaktadır.
Doğal Kaynaklar
Venezuela
dünyanın en zengin petrol rezervlerine sahiptir. ABD Jeoloji Servisi’nin bir araştırmasına
göre Venezuela 513 milyar varil petrol rezervine sahiptir. Bu miktar Suudi Arabistan’daki
rezervin iki katıdır. Diğer önemli yenilenemeyen kaynaklar arasında doğalgaz,
demir, altın ve karbon bulunmaktadır.
Ülkenin
yenilenebilir kaynaklarının en önemlileri ise ormanlar ve nehirlerdir.
Nehirlerden elde edilen güç enerji ve elektrik üretiminde kullanılmaktadır.
ÜLKE TARİHİ
Kolomb
öncesi dönemde bölgedeki en önemli kabileler And Bölgesi’ndeki
Timoto-cuicaslar, ülkenin doğusu ve merkezindeki Karayipliler, bugün Amazonas
Eyaleti’nin sınırlarında yaşayan Arawakolar’dır.
Venezuela’nın
sömürge dönemi ise Kristof Kolomb’un üçüncü seyahati sırasında Trinidad
Adası’ndan sonra 2 Ağustos 1498’de Orinoco Deltası’na gelmesiyle başlar. Bu
seyahatle İspanyollar ilk kez Karayip Adaları haricinde Kıta Güney Amerika’sına
gelmişlerdir. Kolomb bu seyahati sırasında Paria Körfezi’ni geçerek Venezuela açıklarındaki
Margarita Adası’na gelmiştir.
Venezuela’da
ilk kolonileştirme ise Coquibacoa Yönetimi’nin İspanya Kralı tarafından 1502’de
Alonso de Ojeda’ya verilmesiyle başlar. Bunun ardından 1525’te Margarita Adası,
1527’de Venezuela, 1532’de Trinidad, 1568’de Nueva Andalucía ve Guayana’da
İspanyol sömürge yönetimleri kurulur. 1528’de Kral I. Carlos bugünkü
Venezuela’nın bir kısmı Madrid Antlaşması’na göre geçici olarak Alman Welser
Ailesi’ne bırakır.
Bu
dönemde bölge yerlileri tarafından İspanyol yönetimine karşı iki büyük
ayaklanma gerçekleşir. Bunlardan ilki 1560 yılında Cacique Guaicaipuro
tarafından, ikincisi ise 1600’de Quiriquires tarafından başlatılır ancak
başarılı olmaz.
1717’de
Nueva Granada Kralnaipliği’ne dönüşen bölgedeki İspanyol yönetimi 1777’de
Venezuela Genel Yüzbaşılığı
haline
gelir.
Bağımsızlık
18.
yüzyılın sonlarına kadar gerçekleşen Aydınlanma, Amerika Birleşik
Devletleri’nin kuruluşu, Fransız İhtilali, İspanya’nın Napolyon tarafından
işgali ve sömürge yönetimlerinin merkeze daha da sıkı şekilde bağlanmaya
çalışılması gibi olaylar Venezuela’daki bağımsızlık hareketlerinin başlamasında
etkili olmuştur. İlk büyük başkaldırı 1795 yılında ülkenin batısındaki Coro’da
José Leonardo Chirino tarafından gerçekleştirilmiş ancak başarılı olamamıştır.
1806’da
Venezuela’nın büyük kahramanlarından sayılan Francisco de Miranda İngilizlerin de yardımıyla ülkeyi iki kez
işgal etmeye çalışmış ancak o da başarılı olamayıp geri çekilmek zorunda
kalmıştır.
19
Nisan 1810 tarihi ise Venezuela bağımsızlığının başlangıcı sayılmaktadır. O
dönemde Venezuela Yöneticisi olan Vicente Emperan 19 Nisan 1810’da yönetimden
indirilmiş ve yerine otonom bir cunta yönetimi kurulmuştur. Bu cunta sırasında
ülkenin ilk Ulusal Kongresi toplanmış ve 5
Temmuz 1811’de Bağımsızlık Bildirgesi onaylanmıştır. Ancak Birinci
Cumhuriyet kralcı tepkiler sonucu dağılmıştır. Birinci Cumhuriyet sırasında
kurulan ordunun başkomutanı Francisco de Miranda ise İspanyol birliklerine
teslim olmuştur.
1813’te
ise Simon Bolivar tarafından büyük
çaplı bir askeri harekât başlatılmıştır. Atanasio Girardot ve José Félix
Ribas’la birlikte yönettikleri harekâtta Simon Bolivar ülkenin Andlar ve batı
bölgelerinde başarılar sağlamıştır. Harekât, Karakas’ın ele geçirilmesiyle
tamamlanmış ve Bolivar ünlü “El
Libertador (Kurtarıcı)” ünvanını almıştır ve İkinci Cumhuriyet ilan
edilmiştir. Ancak, 1814’te gerçekleşen kralcı ayaklanmalarla İkinci Cumhuriyet
de yıkılmıştır.
1816’da
İspanyol yönetimine karşı yeni bir harekât başlatan Bolivar 1819 yılında ele
geçirdiği Venezuela’nın doğusunda Angostura Kongresi’nde Üçüncü Cumhuriyet’in
kurumlarını kurdu ve Büyük Kolombiya’yı
ilan etti.
1821’de
kabul edilen Cúcuta Anayasası’yla ülkenin başkanı olarak Simon Bolivar
seçilmiştir. 1830 yılına kadar Büyük Kolombiya içinde gerçekleşen federal
savaşların ardından Venezuela Kurucu Kongresi’yle
Panama, Kolombiya ve Ekvador birlikten
ayrılmış ve Venezuela Cumhuriyeti kurulmuştur.
Bağımsızlık Sonrası Dönem
Venezuela’nın
bağımsızlıktan sonraki dönemi ise büyük siyasi çalkantılar ve diktatörlüklerle
doludur. 19. yüzyılda öne çıkan figürler 3 kez başkanlık yapan José Antonio
Páez ve liberal federalist lider Ezequiel Zamora’dır.
20.
yüzyılın başlarında ise askeri diktatörlükler dönemi başlar. 1908’de
gerçekleştirdiği bir darbenin ardından 1910’da Venezuela’nın resmi devlet
başkanı olan Juan Vicente Gómez, 1935’teki ölümüne kadar ülkeyi yönetmiştir.
Öğrencilerden gelen tepkileri önlemek için Venezuela Merkez Üniversitesi’ni on
yıl süreyle kapatan Gómez’in ardından General Eleazar López Contreras ülkeyi
1941’e kadar yönetirken onun döneminde Venezuela Ulusal Ordusu, Merkez Bankası,
Bilim Müzesi ve Güzel Sanatlar Müzesi kurulmuştur.
1948’de
bir darbeyle başa gelen Marcos Pérez Jiménez’in diktatörlüğü 1958 yılında
siyasi partiler arasında imzalanan Punto Fijo Antlşaması’yla son bulmuş ve o
yıl Rómulo Betancourt başkan seçilmiştir.
Demokrasi Dönemi
Bu
döneme her ne kadar demokrasi dönemi denilse de ülkede iktidar 1988-89’a kadar Acción Democratica-AD (Demokratik
Hareket) ve COPEI (Bağımsız Siyasi Seçimler Organizasyon Komitesi – Hristiyan Demokrat Parti) arasında
gidip gelmiştir. Punto Fijo Anlaşması’na sol partiler dahil edilmemiş
olduğundan 60’lardan sonra sol nitelikli ayaklanmalar sık sık görülmüştür.
1989’a
kadar bu iki partinin iktidarıyla devam eden süreç boyunca kötüleşen ekonomi,
yaşam koşulları 1989’a gelindiğinde halk arasında çok ciddi bir ayaklanma
başlatmıştır. 1988’de ekonomik krize dur deme vaadiyle iktidara gelen Carlos
Andrés Pérez’in yeni yapısal uyum politikaları uygulamaya başlamasıyla yoksul
halk başken Karakas’ta ayaklanmıştır. Bu politikalar faiz oranlarının serbest bırakılması,
kamu hizmetlerine uygulanan vergilerin arttırılması, ithalat vergilerinin büyük
ölçüde kaldırılması, bütçe açığında %4 oranında indirime gidilmesi ve yabancı
firmalara karlarının tamamını ülkelerine aktarabilmesi gibi yeni-liberal
politikaları içermiştir. AD’den seçilen başkan Pérez’in politikalarına karşı
gerçekleşen ve çeşitli yağma, yol kapatma gibi olaylara sahne olan ve “El
Caracazo” olarak isimlendirilen ayaklanma sırasında resmi olmayan rakamlara
göre 3000 gösterici öldürülmüştür.
Chavéz Dönemi
Hugo
Chavéz Frias, Venezuela ordusunda profesyonel bir askerken 4 Şubat 1992’de
başarısız olan bir darbe girişiminde bulunmuştur. “El Caracazo” ayaklanmasının
nedenleri arasında yer alan kötü yönetim, ekonomik sıkıntılar, yoksulluk,
işsizlik gibi nedenlerle yönetime karşı yapılan darbeden sonra halk Chavéz’i
tanımıştır. Chavéz yakalanıp tutuklandıktan sonra televizyonda bir dakika
konuşmak istemiş; darbeye destek vererek ayaklanan halka sükunet çağrısında
bulunmuş, darbenin tüm sorumluluğunu alırken isyancıların amaçlarına yalnızca
“şu an için ” ulaşamadıklarını,
önlerine ileriki dönemde daha iyi fırsatlar çıkacağını söylemiştir
.
Chavéz
darbe girişiminden girdiği hapisten o zamanki başkan Rafael Caldera’nın affıyla
çıktıktan sonra siyasi sahneye atılmaya karar vermiştir. Siyasi kampanyasını
daha organize yürütmek için 5. Cumhuriyet Hareketi’ni (Movimiento V Republica -
MVR) kurdu. Hareketin amacı yeni bir anayasa yapmak olarak belirlendi. 1998
Kasım’ında yapılan Kongre ve Temsilciler Meclisi seçimlerinde MVR ciddi sayıda
sandalye elde etti. Aralık 1998’de yapılan başkanlık seçimleriyle de oyların
%56’sını alan Chávez başkan seçildi.
Devlet
Başkanı Hugo Chávez 6 Aralık 1998 tarihinde devlet başkanlığı seçimini
kazandığında 1961 Anayasası geçerliydi. Chávez, ülkede radikal sosyal ve
ekonomik değişimler sağlayabilmenin yolu olarak ülke çapında toplanacak olan ve
anayasayı yeniden yazacak bir kurucu meclisin toplanmasını öngörüyordu. Bu
fikirlerini daha sonra şöyle anlatacaktır:
“Aramızda
geçmişle bağlarımızı nasıl koparacağımızı, sadece oligarşiye hizmet eden
demokrasiyi, yolsuzluğu nasıl önleyeceğimizi konuştuk. Geleneksel askeri
darbeyi ve cunta rejimlerini hep reddetmiştik. 1990-91 yılları arasında
Kolombiya’da olanların farkındaydık, orada bir kurucu meclis vardı, ne var ki
yetkileri sınırlıydı. Kolombiya’da kurucu meclisi oluşturan kuvvetler
geleneksel kuvvetlerdi ve meclis de bu eski fikirlerin tutsağı olmuştu
.”
1998 Devlet Başkanlığı seçimlerinde Chávez’in seçim vaatlerinden birisi de
halka yeni bir anayasa yazacak olan bir kurucu meclis toplanmasını isteyip
istemediğinin referandumla sorulmasıydı. Devlet Başkanı olduktan sonra ilk
kararı bu referandumun yapılmasıydı. Referandum 19 Nisan günü yapıldı;
seçmenlere sorulan sorulardan, kurucu meclis toplanmalı mı sorusuna %92,
bu yapı başkanın önerdiği mekanizmayla mı toplanmalı sorusu da %86
oranında evet oyu verilerek kabul edildi
.
Başkan
seçilmesinin ardından yeni Anayasa yapımına girişen Venezuela, Yeni bir anayasa
yazacak olan 131 üyeli Kurucu Meclis için seçimler 25 Temmuz 1999 günü yapıldı.
Seçimlerde Chávez'in Beşinci Cumhuriyet Hareketi ve ona destek verenler
aldıkları %91,6 oyla meclisteki 131 sandalyenin 120 tanesini kazanır
.
Kısa
bir süre sonra Kurucu Meclis ile değiştirmeye çalıştığı eski yapı arasında
gerilimler patlak verir. Chávez, yeni oluşturulan Kurucu Meclisin 1998
seçimleriyle oluşan Meclisin yerine göreve devam edeceğini ve eğer isterse
Meclisi ve mahkemeleri lağvedebileceğini belirtir.
Buna karşılık muhalifleri ve başta Yüksek
Mahkeme hakimi Cecilia Sosa Gomez yeni anayasa oluşturuluncaya kadar Kurucu
Meclisin mevcut sistemin yedeğinde bulunması gerektiğini belirtir.
1999
yılı Ağustos ayında Kurucu Meclis ülkedeki hukuk sistemine müdahil olarak,
hakimleri atama ve azletme yetkisini üstlenir. Ülkedeki yolsuzlukların üzerine
gidilmesi politikasıyla örtüşen kampanya sonrasında 4700 hakim, noter ve hukuçu
görevden alınacaktır.[4] 23 Ağustos günü Yüksek Mahkeme 8-6 oyla aldığı kararda
Kurucu Meclisin anayasayı çiğnediği yolunda karar almasına rağmen ertesi gün
hakim Gomez istifa eder.
25
Ağustos günü Kurucu Meclis anayasal acil durum ilan ederek Meclisin sadece
bütçe ve iletişim konularıyla ilgili karar yetkisinin olduğunu bildirir. Buna
cevaben Meclis ise Ekim ayına kadar tatile gitme kararını askıya alarak
vekilleri 27 Ağustos günü toplantıya çağırır. Bu dönemde Kurucu Meclis,
Meclisin toplanmasını yasaklasa da iki yapı arasında 10 Eylül günü varılan
uzlaşmada yeni anayasa yürürlüğe girinceye kadar iki organın da varolmasında
fikir birliğine varılır.
Chávez’in
öncülüğünü yaptığı Kurucu Meclis, Chávez tarafından planlanan sosyal adalet
programının önünü kısa sürede açacak şekilde anayasayı oluşturmuştur. Venezuela
iktidar yapısındaki derin değişiklikler sayesinde siyasi arenaya yeni giren
siyasi güçlere alan açılmış ve ulusal siyasi yapı değiştirilmiştir. Chávez bu
açılım sayesinde politikalarına muhalif olanlara karşı önemli bir adım
olmuştur.
Yeni
anayasa 15 Aralık 1999 günü seçmenlerin onayını sunulacak ve %71,78 oranında
evet oyu alarak 20 Aralık itibarıyla yürürlüğe girecektir.
Anayasa
metni çok çeşitli kaynaklardan etkiler taşımaktadır. Simón Bolívar’ın anayasa
üzerine yazılarından, Kübalı devrimci yazar José Martí’den, Perulu marksist
José Carlos Mariátegui’den ve Sovyet hukukçu Evgeni Paşukanis’den etkiler
görülebilmektedir. Metinde Bolivarcılık ve Marksizm etkisi özellikle halk
egemenliği, referandum vurgusu, sosyal sorumluluk, haksızlığa başkaldırma ve
dış güçlerden bağımsızlık gibi konu başlıklarında hissedilir.
Anayasa
değiştikten sonraki süreçte Chávez 2001 yılı boyunca Meclis’in kendisine
verdiği yetkiyle tarım, petrol gibi alanlarda 49 tane kararname
çıkarmış ve bu olay da muhalefeti tedirgin etmiştir. 2001’in Aralık ayında
muhalif işveren sendikaları tarafından çok büyük bir genel grev başlatılmıştır.
11
Nisan 2002’de gerçekleştirilen ordunun bir kesimi, büyük işletme sahipleri ve
Katolik Kilisesi tarafından desteklenen bir darbeyle görevinden düşürülen
Chávez, halkın ve ordunun desteğiyle 14 Nisan 2002 şafağında tekrar görevine
dönmüştür
.
Chávez, 2004’te geri çağrılmasına yönelik bir referandumdan da zaferle
çıkmıştır.
Bolivarcı
Devrim olarak adlandırılan süreç boyunca Venezuela’da birçok sosyal proje
gerçekleştirilmiştir. Sağlık, eğitim, ekonomi, kültür alanlarında yoğunlaşan ve
“Misión (Misyon)” olarak adlandırılan projelerle ülkenin her yerinde ücretsiz
sağlık, ücretsiz eğitim hizmetleri verilmiş, petrol gelirleri bu projelerle ülkenin
sosyal durumunu iyileştirilmesinde kullanılmıştır.
SİYASİ
VE İDARİ YAPI
Venezuela’da
geçerli olan anayasa 15 Aralık 1999’da halkoylamasıyla kabul edilen Bolivarcı
Anayasa’dır. Anayasa’ya göre Venezuela demokratik, federal, adalet ve hukuka
dayalı sosyal bir devlettir
.
Venezuela’da
güçler ayrılığı uygulanmaktadır. Ancak klasik sistemlerden farklı olarak 3
yerine 5 güç bulunmaktadır. Bunlar yasama,
yürütme, yargı, vatandaşlık ve seçim güçleridir.
Yasama Gücü, tek kanatlı Ulusal
Meclis’te toplanmıştır. Meclis 167 üyeden oluşur. 5 yıllığına seçilen üyeler en
fazla ikinci kez seçilme hakkına sahiptirler. Üyeler genel, doğrudan ve gizli
oyla seçilirler ve halkı ve seçildikleri eyaleti aynı anda temsil ederler. Üyeler
yasalara uygun
olarak
yapılan bir halkoylamasıyla geri çağrılarak görevlerinden alınabilirler.
Başkan’ın
yasaları veto etme hakkı vardır. Bu durumda Meclis yasa tasarısını tekrar
görüşür. Meclis’in Başkanlık Kurulu, bir başkan, iki başkan yardımcısı, bir
sekreter ve bir sekreter yardımcısından oluşur.
Yürütme Gücü, başkan, başkan yardımcısı ve bakanlar kurulundan
oluşur. Başkan, ulusal yürütme gücünün başıdır. Başkanın görev süresi 6 yıldır
ve yeni görev süresi için tekrar seçilebilir. Başkan yardımcısı ve bakanlar
başkan tarafından atanır.
Yargı Gücü bağımsızdır. Yetki
vatandaşlardan alınır ve devlet adına kanun yetkililerine verilir. Atama ve
terfiler sınavlardan geçmiş adaylar arasından yargı mensuplarından oluşan
jürilerce gerçekleştirilir. En üst yargı organı olan Yüksek Adalet Divanı
yargıçları 12 senelik dönemler için seçilirler.
Vatandaş Gücü Ombudsman, Başsavcı ve
Sayıştay Başkanı tarafından oluşturulan Cumhuriyet Etik Konseyi tarafından
yürütülür. “Vatandaş gücünü yürüten organlar Anayasa ve kanuna uygun olarak
kamu ahlakına ve idari ahlaka ters düşen konularda önlem almak, bunları
araştırmak ve hüküm vermek; kamu mirasının doğru kullanımı ve iyi işleyişini
gözlemlemek; devletin tüm idari faaliyetlerinde yasallık ilkesinin
uygulanmasını sağlamak ve vatandaşlığı oluşturan aşama olan eğitim, dayanışma,
özgürlük, demokrasi, sosyal sorumluluk ve emek konularını teşvik etme
görevlerini yerine getirir.”
Seçim Gücü ise yönetici birim olan
Yüksek Seçim Kurulu tarafından ve bu kurulun altında çalışan Milli Seçim
Komitesi, Sivil ve Seçmen Kütüğü Komitesi ve Siyasi ve Mali Katılım Komitesi
tarafından yürütülür. Seçim yasalarını düzenlemek, seçimleri kısmen ya da
tamamen geçersiz kılmak, seçim ve referandumları düzenlemek Yüksek Seçim
Kurulu’nun yetkisindedir.
Venezuela
idari açıdan 1 Merkez Eyalete, 23 federal eyalete ve federal topraklara
ayrılmıştır. Federal topraklar eyaletlerin topraklarına dahil edilemeyen adalar
ve kıta sahanlığında kalan adalardır. Karakas devletin başkentidir ve Yönetim
bu şehirde bulunmaktadır. Devlet yönetimi başka bir kentte organize edilemez.
DEVRİMİN BAŞARILARI
Siyasi Alanda Yapılanlar
Venezuela’da son 12
yılda meydana gelen siyasal değişikliklerin çoğu, daha önce siyaset dışı kalmış
toplumsal kesimlerin siyasete katılım oranında büyük artışa sebep olmuştur. Bu
durum geniş çeşitliliğe sahip bir alanda meydana gelmiştir. Örneğin oy vermek
için kayıtlı seçmen nüfusu 1998’de yüzde 79’dan 2010’da yüzde 92’ye
yükselmiştir. Aynı şekilde başkanlık seçimlerine katılan seçmen sayısı 1998’de
yüzde 65,5 iken 2006’da yüzde 74,6’ya yükselmiştir. Yüksek katılım oranı ile
kayıtlı seçmen sayısındaki artış bir araya geldiğinde seçmen nüfusun katılım
oranı 1998 ve 2006 yılları arasında yüzde 51’den yüzde 69’a yükselmiş
demektedir
.
1999 anayasasında
kadın haklarına da geniş yer ayrılmış ve ev işlerinin emeklilik gelirini
hesaplamada gelir getirici iş kapsamına alınması kararlaştırılmıştır (ne var ki
bugüne kadar yürürlüğe konmamıştır). Dahası borçlanma, toprak reformu ve kamu
eğitimi ile yoksulluğu azaltma gibi toplumsal programlara erişimde kadınlar ve
yerli halklara pozitif ayrımcılık olanakları sunulmaktadır.
Sadece daha fazla
Venezuelalının siyasal sürece katılımının yanında, aynı zamanda katılım için
daha öncekinden daha fazla olanağa sahipler. Katılım için var olan bu
olanaklar, seçilmiş bir temsilciyi görevden almak, kanunları onaylamak ve iptal
etmek için vatandaşların referandum başlatma hakkı gibi pek çok biçimde kendini
göstermektedir.
Belki de katılımın en
yeni ve önemli biçimi toplumun yurttaşlar konseyi aracılığıyla kendi kendine
örgütlenmesidir. Bunun neticesinde 2006’dan bu yana 30 binden fazla komünal konsey
ve komün adıyla bilinen toplum konseylerinden oluşan çok sayıda küme meydana
gelmiştir. Komünal konseyler 150-400 ailenin bir araya gelmesi ve çok çeşitli
toplumsal gelişim projelerinden biri üzerinde çalışmaya karar vermesiyle
oluşturuluyor. Bu projelere hükümet önemli miktarda fon sağlıyor.
Sivil toplum
katılımcılığının bir diğer biçimi üyelerin yönetimin birbirinden bağımsız üç
birimine (yargı, adli takip ve seçim) aday gösterilmesinde gerçekleşiyor.
Medyaya gelince, bugün
Venezuela halkı ülke çapında yüzlerce yeni ve bağımsız halk radyosu ile
televizyon istasyonunun yaratılmasına
iştirak ediyor. Önceki hükümetler halk medyasına aman vermezken bugün devlet
kurumları onlara sadece finansal destek vermekle kalmayıp eğitim ve ekipman
konusunda da yoğun destek veriyor.
Latin Amerika’daki demokrasileri karşılaştırmak için
Latinobarometro’nun her sene yaptığı kamuoyu araştırmalarına göre daha fazla
kapsama ve katılım Venezuela’nın demokratik siyasal sisteminin daha fazla onay
görmesiyle sonuçlanmış. Bunun anlamı Venezuelalıların Latin Amerika’daki diğer
ülke vatandaşlarından daha fazla demokrasiye güvenmesi. Venezüellalıların yüzde
84’ü, “demokrasi diğer yönetim biçimlerine göre daha üstün bir yönetim biçimi,”
derken bu oran Latin Amerika’nın tamamında ortalama yüzde 61
.
Venezuelalıların yüzde 49’u kendi demokrasilerinden memnun olduğunu söylemekte.
Bu sayı bölge ortalaması olan yüzde 44’ten 5 puan fazla ve 1998’deki orandan 14
puan fazladır
.
Aynı şekilde Venezuelalılar diğer Latin Amerika ülke halklarına nazaran
siyasete daha fazla ilgi göstermekte (bölge ortalaması yüzde 26 iken
Venezüella’da yüzde 35)
.
Son olarak ana akım medyayı okuyan birinin tersine Venezuelalıların sadece
yüzde 25’i başkanlarının kitle iletişim araçlarını kontrol ettiğini söylemekte.
Bu rakam bölge ortalaması olan % 29’dan 4 puan daha düşük
.
Ekonomik Alanda Yapılanlar
Chavez hükümeti geçtiğimiz 12 senede Venezuela’nın siyasal
sistemini demokratikleştirirken bir yandan da hem makroekonomik hem de makroekonomik
düzeyde de değişiklikler yaptı.
Makro-ekonomik düzeyde sonuç, ekonomi üzerinde artan devlet
kontrolü ve Venezuela’daki neoliberalizmin yok edilmesi oldu. Chavez hükümeti
önceki yarı-bağımsız ulusal petrol endüstrisi üzerinde yeniden devlet
kontrolünü elde etti. Hükümet işçilere daha fazla hak ve ücret vererek petrol
endüstrisinin özel alt-yüklenicilerini (taşeron şirketleri) kamulaştırdı ve
onları devletin idaresindeki petrol şirketine bağladı. Hükümet aynı zamanda çok
uluslu petrol şirketlerinin faaliyetlerini de kısmi olarak kamulaştırdı ve
herhangi bir petrol üretim alanının en fazla yüzde 40’ını denetlemelerini
garanti altına aldı. Bunun ardından, çok uluslu petrol şirketlerinin petrol
üretimi için karlı imtiyazlar elde ettiği ‘hizmet sözleşmelerini’ iptal etti.
Belki de en önemlisi, hükümetin üretilen petrol üzerindeki hakkını yüzde 1 gibi
az bir rakamdan en az yüzde 33’e çıkarması oldu.
Petrol üretimi dışındaki alanlarda kilit endüstriler (daha
önce özel olan) kamulaştırıldı: çelik üretimi (Sidor), telekomünikasyon
(Cantv), elektrik dağıtımı (üretim zaten devletin elindeydi), çimento üretimi
(Cemex), bankacılık (Banco de Venezuela) ve besin dağıtımı (Éxito).
Mikro-ekonomik düzeydeki demokratikleşme çabaları, işyeri
şartlarını iyileştirme yönünde oldu. Hükümet düşük faiz oranları ve parasız
eğitimlerle 100 binden fazla kooperatifin yaratılmasını destekledi. Bu Chavez
öncesi döneme nazaran 100 katı bir yükselişe karşılık gelmektedir. Fabrikaların
kapatıldığı yerlerde hükümet daha önce bu fabrikalarda çalışmış işçilerin bu
yerleri devralmasına olanak sağladı. Bu yolla işçilerin yönetiminde onlarca
fabrika yaratıldı.
İşyerlerinin demokratikleştirilmesi belki de en büyük
etkisini tarım alanında gösterdi. Sadece toprak sahibi olarak değil, aynı
zamanda eğitim, kredi, teknoloji ve pazara erişim olanaklarıyla toprak
reformundan bir milyondan fazla Venezüellalı faydalandı.
Chavez hükümetinin uyguladığı ekonomik politikaların sonucu,
yoksulluk oranının yüzde 50 azalması oldu. Rakam 1998 başında hane bazında
yüzde 49 iken 2009 sonunda yüzde 24’e geriledi
.
Aynı şekilde aşırı yoksulluk oranı da üçte bir azaldı. Rakam 1998’de hane
bazında yüzde 21 iken 2009 sonunda yüzde 6 olmuştu
.
Yoksulluktaki bu gerileme büyük ölçüde yoksullar yararına yapılan toplumsal
politikalara atfedilirken, bir kısmı da işsizlik oranlarındaki çarpıcı düşüşe
bağlanabilir. 1999 başında yüzde 14,5 olan işsizlik oranı yarı yarıya düşmüş ve
2010 sonunda yaklaşık yüzde 7 olmuştur. Neoliberal politikaları tatbik eden
kimi ülkelerde de yoksulluk oranlarında benzer düşüşler görülmüştür, ancak bu
genelde daha büyük bir eşitsizlik pahasına gerçekleşmiştir. Venezüella’da ise
eşitsizlik ‘
Gini katsayısına’ göre
1998’de 0,49 iken 2010’da 0,39’a düşmüştür
.
Bu rakam Latin Amerika’daki en düşük orandır.
Tüm bunlar benzer ekonomilere sahip Latin Amerikalılara göre
daha fazla sayıda Venezüellalının ekonomiden memnun olduğunu –iki senelik
durgunluğa rağmen- (2009 ve 2010) göstermektedir. Yani ekonomiden memnun
olduklarını söyleyen Latin Amerikalıların oranı ortalama yüzde 30’ken aynı oran
Venezuelalılarda yüzde 38’dir
.
Eğitim Alanında yapılanlar
2005'te Venezuela, UNESCO
tarafından belirlenen hedefe, bedava eğitim ülkesi olduğunu ilan ederek ulaştı;
yetişkin ve yaşlıların % 96'si okuma ve yazmayı biliyor. Su anda Venezuela devleti GSMH (Gayri Safi Milli
Hâsıla)'sinin % 7'sini eğitime ayırmayı hedeflemekte – eğitime ayrılan bu oran
1998'de GSMH'nin % 3.9'u idi. Sosyalist misyonlar (sosyal programlar) dâhil
edilmezse, 1998'de okula kaydolan örgenci sayısı 6.2 milyondu; su anda hem kamu
hem de özel okullarda kayıtlı öğrenci sayısı 7.5 milyon.
Chavez'in inisiyatifiyle resmi eğitim sisteminin
dışına itilmiş nüfusla ilgilenilmesi maksadıyla oluşturulmuş sosyalist
misyonlar aşağıdaki istatistikleri bizlere sağlamakta:
Misyon Robinson II: 437.171 öğrenci mezun oldu.
Misyon Ribas: 510.585ögrenci mezun oldu.
Misyon Sucre: 571.917 Venezuelalı 334 farklı
belediyede, 24 (kariyer) programda yüksek öğrenim görmekte. 30 bin öğrenci yedi
programdan mezun oldu. Bu programlar eğitim, çevre yönetimi, yerel gelişim
sosyal müdürlüğü, gazetecilik, bilgisayar bilimi ve tarımsal ürün üretimidir
.
Sağlık Alanında Yapılanlar
Venezuela GSMH’ sinin % 4.2'sini sağlığa ayırmakta
ve Barrio Adentro I-II-III ve IV sosyal programlarının oluşturulmasıyla
Venezuelalilar'in sağlık hizmetlerinden parasız yararlanma imkânını garanti
altına alan stratejiler derinleştirilerek sürdürülmekte. 2009 yılına kadar
Barrio Adentro aşağıdaki başarıları göstermiştir:
24.884.567 Venezuelalı, diğer bir deyişle nüfusun
% 88.9'u, bu misyonlardan faydalanmaktadır.630.491 Venezuelalı bu misyonlar
sayesinde kurtarılmıştır.
Barrio Adentro: 6531 Halk Sağlık Merkezi'nin, 479
Entegral Tanı Merkezi'nin, 543 Entegral Rehabilitasyon Merkezi'nin, 26 İleri
teknoloji Merkezi'nin, 13 Halk Kliniği’nin, 459 gözlük ve 3019 Tip ve Diş Bakim
Merkezi'nin kurulusunu gerçekleştirmiştir
.
GIDA
ÖZERKLIGI
Ülke gıdasının güvenliği ve özerkliğini garanti
altına almak için Bolivarcı Hükümet, Venezuela halkına temel yiyecek maddelerini
düşük fiyattan ve aracısız olarak temin etme amacını taşıyan Gıda Misyonları’nı
(Mission Food) kurmuştur. Bu inisiyatif, depolama merkez ve dükkan ağlarıyla
(Mercal, PDVAL, ASA, FUNDAPROAL gibi adlarla) gerçekleşmiştir.
1998'de Venezuela 16.272.000 ton sebze üretmiştir.
2008'de Venezuela, 20.174.000 ton besin üretimini gerçekleştirme başarısını
göstermiştir. Bu rakamlar bu güne değin % 24'lük bir artışı temsil eder
.
TEKNOLOJİK
ÖZERKLİK
Bolivarcı
Hükümet öncesinde bilim ve teknoloji alanında hemen hemen hiçbir yatırım
yapılmamıştır. Bugün Venezuela GSMH’ sinin % 2.69'u bilim ve teknolojiye
ayrılmıştır. Infocentros (bilgi merkezleri) ve Milli Teknoloji Okuryazarlık
Planı’nın oluşturulmasıyla Venezuela halkının bilgi ve komünikasyon
teknolojilerinden faydalanma imkânı artırılmıştır. 29 Ekim 2008'de Venezuela,
Çin Halk Cumhuriyeti'ndeki Sichuan Uydu Merkezi'nden, Simon Bolivar Uydusu'nu
göndermiştir; uydu hala faaldir ve Venezuela Devleti uydunun kontrolünü
devralmıştır. Uydu hizmetleri ülke çapındaki binlerce topluluğun ve Venezuela
sınırları dışındaki diğer Latin Amerika ve Karayip ülkelerinin hizmetine
sunulmuş olacaktır. Venezuela’nın teknolojik özerkliğinin güçlendirilmesi ana
stratejik önemdeki telefon şirketinin, Venezuela Milli Telefon Şirketi (İspanyolca
kısaltılmışı CANTV), devletleştirilmesini de içermektedir.
ULUSLARARASI
İLİŞKİLER
Chavez hükümetinin öne çıkan iki temel hedefi
vardır. İlki bugünden farklı olarak, küresel politikaları belirleyen
süper-güçlerin olmadığı ‘çok-kutuplu’ bir dünya yaratma isteğidir. Böyle bir
çok-kutuplu dünya, ulusal ve bölgesel çıkarların daha iyi dengelenmesini
sağlayacak ve uluslararası arenada daha doğru bir denge oturtacaktır.
İkinci olarak Chavez hükümeti bölgede Latin
Amerika ve Karayip entegrasyonu üzerine odaklanmıştır. Bölgesel entegrasyon
sadece çok-kutuplu bir dünya yaratılması yönündeki çabaları desteklemekle
kalmaz, aynı zamanda bölgedeki Üçüncü Dünya ülkelerinin birbirleriyle ya da
Kuzey’deki ülkelere karşı tek tek rekabet etmeleri yerine güçlerini birleştirip
entegre olurlarsa ekonomik ve siyasal gelişim için daha fazla şansa sahip
olacaklarının tanınması üzerine şekillenmiştir.
Bölgesel entegrasyon ve çok-kutuplu dünya
yaratılması yönündeki hareketler pek çok cephede gelişme göstermiştir. Bunun
bir örneği Güney Amerika’daki bütün ulusları yeni bir siyasal ve ekonomik proje
altında bir araya getiren Güney Amerika Ulusları Birliği’nin (UNASUR)
yaratılmasıdır. Birliğin, diğer pek çok şey arasında bir Güney Amerika para
birimi yaratma hedefi vardır. Birlik, bütün Güney Amerika uluslarını
birleştiren bir projeyken, Venezüella da onun en önemli kurucularından biri
olmuştur.
Küba ile birlikte Venezüella farklı bir
entegrasyon projesi daha uygulamaya koymuştur. Latin Amerika için Bolivarcı
İttifak (ALBA) adını alan projeye dâhil ülkeler Venezüella, Küba, Bolivya,
Ekvador, Nikaragua, Dominika, St. Vincent ve Grenadin, Antigua ve Barbuda’dır.
Bu bölgesel ittifak serbest piyasa yerine dayanışma ve adil değiş-tokuşa dayalı
yeni ticaret ilişkileri yaratmaktadır.
Benzer ama petrol sektörü ile sınırlı bir proje
PetroCaribe’nin yaratılması olmuştur. PetroCaribre aracılığıyla Venezüella,
Karayip ülkelerinin dünyadaki petrol fiyatlarının iniş çıkışlarından daha az
zarar görmeleri ve çokuluslu petrol şirketlerine daha az bağımlı olmaları için
bu ülkelere cömert finans oranlarıyla petrol ve teknik destek sağlamaktadır.
Chavez hükümeti aynı zamanda dayanışmaya dayalı
insan-insana diplomasiyi ısrarla vurgulamış ve bunu Kübalı doktorların
yardımıyla Amerikaların bütün ülkelerindeki (ABD dâhil) yoksullara ücretsiz göz
operasyonları sağlayan bir program olan Mucize Misyonu aracılığıyla
gerçekleştirmiştir.
Bu insan-insana diplomasiyi destekleyen
projelerden bir diğeri U.S. Heating Oil Program’dır (ABD Isınma Yakıtı
Programı). Bu proje ABD’deki yoksul gruplara, özellikle ülkenin her yerindeki
Amerikalı Yerli topluluklara, Venezüella’nın ABD merkezli petrol şirketi Citgo
aracılığıyla çok düşük fiyata ısınma yakıtı sağlamaya yöneliktir
.
BOLİVARCI
DEVRİMİN EKSİKLİKLERİ
Bolivarcı hareket içinde iç eleştiriyi ve
hükümet için yön değişimini çok zorlaştıran belli başlı dört engel
görülmektedir. İlk engel paradoksal olarak, Bolivarcı Devrimin bu kadar
başarılı olmasının da temel sebebi olan Başkan Chavez’in kendisidir. Yani
Bolivarcı Devrim büyük ölçüde Chavez’in parçalanmış durumdaki solu birleştirme
ve çoğunluğu yoksullardan oluşan demoralize ve haklardan yoksun bir nüfusu
harekete geçirme yeteneği sayesinde gerçekleşmiştir.
Ne var ki Chavez’in müthiş liderlik kapasitesi
aynı zamanda devrimin sürekli ilerlemesi için harekette ona müthiş bir
bağımlılık da yaratmıştır. Sonrasında bu bağımlılık harekete destek verenler
için devrimi eleştirmeyi zorlaştırmıştır, çünkü bütün eleştiriler devrimin
dayandığı o tek birey üzerine olumsuz yönde yansımaktadır. Bu yüzden iç
tartışmalar daha ilerlemeden kesilme eğilimindedir. Kısacası Bolivarcı Devrim,
tek bir karizmatik lidere olan güçlü bağımlılığı nedeniyle oldukça kırılgandır.
Venezüella Birleşik Sosyalist Partisi’nin (PSUV) kurulmasıyla bu zaafın
yenilmesi beklenirken kurumsallaşmadaki yetersizlik ve partinin her hareketinde
Chavez’e bağımlı olması nedeniyle şimdiye kadar bu gerçekleştirilememiştir.
İkincisi, son 12 senede Venezüella’da meydana
gelen son derece keskin değişikliklere karşın, ülkenin himayeci (bazı
Venezüellalılar ‘kabileci’ de diyor) siyasal kültüründe büyük bir değişiklik
olmamasıdır. Böyle bir siyasal kültür içinde bir bireye olan bağlılık (Başbakan
ya da alt-grup, ‘kabile’ ya da ‘klan’ gibi) siyasal ideal ve ilkelere olan
bağlılıktan çok daha önemlidir. Birbirine bağlılık adına bir el diğerini
aklarken böylesi bir himayeci siyasal kültür suiistimale açık bir zemin
yaratmaktadır. Bu şartlar altında eleştiri sadece birliği tehdit etmekle
kalmaz, aynı zamanda ihanet işareti olarak kabul edilir ve bunun sonu
ilerleyememeye, hatta belli kişilerin görevlerini kaybetmesine gidebilir.
Üçüncüsü, birlik ve bağlılık taleplerinin
Chavez’in oldukça hiyerarşik ve yukarıdan aşağıya işleyen askeri yönetim
tarzıyla bir arada olmasıdır. Chavez’in Venezüella’da katılımcı bir toplum
yaratma niyeti tekrar tekrar vurgulanırken, kendisine yakın çevrelerde ve bir
bütün olarak kamu yönetiminde yukarıdan aşağıya hiyerarşik bir yönetim kültürü
yerleşmiştir. Bu durum öyle ya da böyle katılımcı bir demokrasi yaratma
çabalarıyla çelişir. Görünen o ki Chavez’in kendisi ve çevresindekiler bu yönetim
tarzının hükümetin daha demokratik bir toplum yaratma hedefiyle bağdaşmadığını
fark etmemektedir. Sonuç olarak komünal konseyler ve işçilerin yönetimindeki
işyerleriyle güçlendirilen halk içindeki Chavez destekçileri kendilerini,
talimatları Chavez’den alan bakanların verdiği talimatları uygulamaya koymaya
çalışan devlet yetkilileri ile sert çatışmalar içinde bulmaktadır.
Dördüncüsü, PSUV parti programı dikkatlice ve
detaylı hazırlanmış olsa da Bolivarcı Devrimin buradan sonra nereye yol almayı
hedeflediğine dair hâlâ belirsizlik olmasıdır. Toplumu demokratikleştirmek için
hükümet ne kadar ileri gidecektir? Etki petrol şirketi de dâhil kamu malı olan
bütün girişimlere yayılacak mıdır? Peki ya özel girişimler? Kapitalist pazar
konusunda hedef nedir? Merkezi devlet planlaması ya da demokratik planlama
yoluyla pazarın üstesinden gelmek mi yoksa sosyalist pazar ekonomisi uygulamak
mı?
Detaylı bir gelecek planının eksikliğinde olumlu
bir yan da bulunmaktadır: Bu durum tartışma ve kolektif karar alma için alan
açmaktadır. Ne var ki iç tartışma için koşullar sınırlı olduğunda -daha önce
belirttiğimiz engellere bağlı olarak durum budur- çözülme ve oportünizm galip
gelir ve hükümetin eksikliklerini iletmek mümkün olmaz.
Bolivarcı Devrim, Chavez cephesi dışında
engellerle de karşı karşıyadır. Bu engeller arasında geçmişte hükümete karşı
çıkmak için sık sık anayasaya aykırı araçlar kullanmış bir muhalefet, her
fırsatta Chavez hükümetini baltalamak için bütün siyasal ve ekonomik gücünü
kullanan bir süper güç –Birleşik
Devletler- ve var olan ekonomik sistem içinde bir alternatif yaratmayı
pratikte imkânsız hale getiren bir küresel
kapitalizm bulunmaktadır.
Ne var ki konu hükümetin icraatlarına geldiğinde
Venezüellalılar dışarıdan gelen bu engellerin kendilerini etkilemesine izin
verir görünmemektedir. 2006’da yeniden seçilmesinden bu yana hükümete ve
Chavez’e olan desteğin aşınmasına sebep olan bunlar değil, Chavez hükümetinin
yukarıda adı geçen eksiklikleri ve hükümetin onların üstesinden gelmek için
karşı karşıya olduğu iç engellerdir.
Eğer Bolivarcı Hareket, Chavez’e olan aşırı
bağımlılığının, himayeci siyasal kültür mirasının ve yukarıdan aşağı yönetim
tarzının üstesinden gelme yolları bulursa (daha etkili bir parti ya da hareket
örgütleyerek, daha fazla uzmanlığa dayalı bir siyasal kültür geliştirerek ya da
kamu yönetiminde daha katılımcı bir yaklaşım benimseyerek), o durumda hareket
var olan meseleleri tartışmak, sorunları tespit etmek, çözümler bulmak ve 21.
yüzyıl sosyalizmine yönelirken nereye gitmek istediği ile ilgili daha tutarlı
bir vizyon geliştirmek konularında çok daha iyi bir yere sahip olacaktır.
SONUÇ
Chavez’in müthiş liderlik kapasitesi aynı zamanda devrimin
sürekli ilerlemesi için harekette ona müthiş bir bağımlılık da yaratmıştır.
Başkan Chavez’in kapitalizmi ortadan kaldırmaya ve
Venezüella’da‘21.yüzyılın Sosyalizmini’ yaratmaya yönelik belirgin hedefine
rağmen, Venezüella ağırlıklı olarak kapitalist bir ülke olmaya devam etse de,
ülke kapitalizmin olumsuz etkilerini tersine çevirme ve giderme konularında
misyonlar sayesinde dikkat çekici gelişmeler göstermiştir.
Geniş siyasal kapsama ve katılım, daha fazla toplumsal
eşitlik ve ekonomik demokrasi ve ABD hegemonyasına karşı Güney-Güney işbirliği
ve entegrasyonuna vurgu yapan bir dış politikayı benimsemiştir.
KAYNAKÇA
Lebowitz Michael, Bugünden Kuralım 21.Yüzyıl
için Sosyalizm, Yordam Kitap, İstanbul 2008
Latinobarometro
2010, www.latinobarometro.org
GOTT Richard,”Hugo Chavez ve Bolivarcı
Devrim”,Yordam Kitap, İstanbul 2008
Venezuela
Bolivar Cumhuriyeti Anayasası, Türkiye’deki Venezuela Bolivar Cumhuriyeti
Büyükelçiliği,Ankara 2010
Wilpert Gregory, “On iki yıllık Bolivarcı Devrim
üzerine bir değerlendirme”, http://www.sendika.org/yazi.php?yazi_no=37858
“
Genel Yüzbaşılık (Capitanía General)” İspanyol sömürge
yönetimlerinde bir yüzbaşı tarafından yönetilen bölgelere verilen idari
isimdir. Bölgenin yöneticisi olan yüzbaşı askeri ve siyasi yetkileri elinde
bulundurur. Yüzbaşılıklar, “Audiencía” denen ve idari ve yargısal yetkileri de
elinde bulunduran daha büyük birimlerin altbirimleridir.