6 Mart 2018 Salı

ORTANIN SOLUNDAN DEMOKRATİK SOLA CHP


ORTANIN SOLUNDAN DEMOKRATİK SOLA CHP

Cumhuriyet Halk Partisi bu hafta sonu yapılacak bir tüzük kurultayı ile tüzüğünde çeşitli değişiklikler yapacak. Bu değişikliklerden biri tüzükte yazan CHP demokratik sol bir partidir ifadesinin sosyal demokrat bir parti olarak değiştirilmesidir. Pek çok insan bunda ne var ki ha demokratik sol, ha sosyal demokrat parti diyecektir. Ama işin aslı pek de öyle basit değildir.

Cumhuriyet Halk Partisinin birinci parti olduğu ve tarihinin en yüksek oyunu aldığı 1970’li yıllar, CHP’nin söylemleriyle ve eylemleriyle daha solda olduğu yıllardır.  O dönem Cumhuriyet Halk Partisi kendisini demokratik sol bir olarak tanımlamıştır.
Demokratik Sol tanımın neden ve nasıl CHP tüzüğüne girdiği bu yazının ana konusudur.

ORTANIN SOLUNA GEÇİŞ

Cumhuriyetin kuruluşundan sonra çok partili siyasi hayata geçiş denemeleri olmuştur. Bu denemeler sırasında partiler arasındaki ayrım sağ, sol yerine devletçi ya da serbest ekonomiden yana olanlar diye yapılmıştır.

27 Mayıs 1960 İhtilali’nden sonra, Kurucu Meclis tarafından hazırlanan Türkiye tarihinin en demokratik ve özgürlükçü anayasası olarak kabul edilen 1961 Anayasa’sı halk oylaması sonrasında kabul edilerek yürürlüğe girmiştir.

Bu anayasanın yürürlüğe girmesi ile Türkiye’de gerçek anlamda Sağ ve Sol’da yer alan partilerden söz edilmeye başlanmıştır. Kapatılan Demokrat Parti’nin devamı olarak kurulan Adalet Partisi ve Yeni Türkiye Partisi merkezde ve liberal bir çizgide (sağda) yer almıştır. Sosyalist anlayışıyla kurulan, Türkiye İşçi Partisi (TİP)’nin tam solda yer alması partiler yelpazesinde yerlerin belirlenmesi yönünden daha etkili olmuştur.

Cumhuriyet Halk Partisinin siyasetin hangi yelpazesinde yer aldığını belirleyen önemli adımlardan ilki 1961 Kurultayında ilan edilen “Temel Hedefler Beyannamesi” ikincisi 1964 Kurultayında raportörlüğünü Bülent Ecevit’in yaptığı “İleri Türkiye Ülkümüz” bildirisi ve en sonuncusu da İnönü’nün “Orta’nın Solundayız” açıklamasıdır.

Ortanın Solundayız açıklamasının yapılmasında o dönemde aydınların ve emekçi kesimin desteğini almakta olan Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP), gelişmesi ve güçlenmesi etkili olmuştur.
Prof. Dr. Şerafettin Turan’ın “CHP Ortanın Solunda” yazısında değindiği gibi: “Aslında CHP kuruluşundan başlayarak uyguladığı halkçılık programı, ekonomi siyasası ve hele 1930'larda ilke haline getirdiği devletçilik uygulaması ile sol eğilimli bir parti idi. İnönü de bu gerçeği şöyle belirtmişti: "Aslında laikiz dediğimiz günden beri ortanın solundayız. Halkçıysan ortanın solunda olursun!" Ancak parti şimdi Ortanın Solu gibi yeni bir tanımlama ile yenilikçi atılımlara girmek istediğini açıklamış oluyordu.

Cumhuriyet Halk Partisi “Ortanın Solu” sloganı ile Partinin sol bir parti olduğunu açıkladıktan sonra 1965 Genel Seçimi ve 1966 Senato seçimlerine girmiştir. (1961-1980 arasında iki meclisli bir yönetim biçimi bulunmaktaydı.) O dönem sağ partililer tarafından  ‘Ortanın solu, Moskova’nın yolu’  sloganı kullanılmıştır. Bu iki seçimde de CHP oyları tarihinde ilk defa %30’nun altına inmiştir.
Böylesine başarısız seçim sonuçları sonrasında ise parti içinde bir grup ortanın solu sloganın başarısızlığını dillendirirken, diğer bir grupta slogandan çok içeriğin doldurulamadığı konusu dile getirmiştir.
PARTİDE BÖLÜNMELER VE ECEVİT’İN GENEL BAŞKANLIĞI
1966 Kurultayında ortanın solunu savunanlar ve karşıtları bilek güreşine girmiştir. Divan başkanlığı adaylığında ciddi bir yarış yaşanmıştır. Ortanın Solu taraftarlarının adayı 1990’da siyasal bir cinayete kurban verilen Muammer Aksoy ve karşıtlarının adayı ise Sırrı Atalay olmuştur. Seçimi ortanın solu taraftarları sadece 74 oy farkı ile kazanmışlardır. En büyük yarış parti meclisinde yaşanmıştır. Seçimler sonrasında PM’ye 3 grup girmiştir: “ Ortanın Solu Grubu, Göbekçiler ve Ortanın Sağı grubu”. Bu kurultay sonrasın da toplanan parti meclisi toplantısında “Ortanın Solu” kitabının yazarı ve bu düşüncenin en büyük savunucu olan Bülent Ecevit Genel Sekreterliğe seçilmiştir.
Partide ortanın solu kavramı ile yaşanan tartışmalar ilerleyen yıllarda bölünmelere sebep olmuştur. Turhan Feyzioğlu ve arkadaşları 1967 yılında ayrılarak Güven Partisi’ni kurmuşlardır. 1972 yılında ise Kemal Satır ve arkadaşları partiden ayrılarak Cumhuriyetçi Parti’yi kurmuştur. Bu iki parti 1973 yılında birleşmiş ve Cumhuriyetçi Güven Partisi adını almıştır. İlerleyen yıllarda CGP Milliyetçi Cephe hükümetlerinin koalisyon ortağı da olmuştur.
12 Mart 1971 tarihinde yaşanan askeri muhtıra sonrasında İnönü ve Ecevit arasında Hükümette kalınması ve çekilmesi konusunda tartışmalar yaşanmıştır. Bu tartışmalar sonrasında Bülent Ecevit Genel Sekreterlik’ten ayrılarak, İnönü’ye bayrak açmış ve örgütleri dolaşmaya başlamıştır.
6 Mayıs 1972 tarihinde yapılan Kurultay’da İnönü bütün ağırlığını koyarak Ecevit ve arkadaşlarını partide istemediğini açıkça söylemiştir. Buna rağmen istediğini alamayan İnönü önce Genel Başkanlıktan daha sonra ise CHP’den istifa etmiştir.
Bülent Ecevit 14 Mayıs 1972 yılında yapılan kurultayda Genel Başkan olmuştur. Ortanın solu hareketine başından itibaren sahip çıkan Ecevit bu konudaki önderliğini bu kez Genel Başkan olarak sürdürecektir.
Ecevit önderliğinde girilen ilk seçimler olan 1973 seçimlerinde CHP oylarını % 33,3 oranına yükselterek birinci parti olmuştur. Bu sonuçlar ortanın solu hareketin halka yönelen siyasal söyleminin, halkta bir iz bıraktığını ve desteklendiğinin gösterilmesi açısından önemlidir.
DEMOKRATİK SOL’UN TÜZÜĞE GİRİŞİ
Ak Günlere 1973 seçimlerinde CHP’nin kullandığı ana sloganıdır. (AKP’nin AK’ı bile buradan esinlenme değil de nedir?) Bağımsız Türkiye, Atatürk ilkeleri, Halk sektörü, toprak reformu, bu düzen değişmelidir, Akgünlere, ne ezen ne ezilen insanca hakça bir düzen, toprak işleyenin su kullananın, Kalkınma Köylüden başlayacak gibi birçok sol, eşitlikçi söylem bu yıllarda Bülent Ecevit tarafından sade ve anlaşılır bir dille halka anlatılıyordu.

Bu seçimlerde Ortanın Solu kavramı giderek daha az telaffuz edilmeye başlamış yerine Sosyal Demokrasi ve Demokratik Sol kavramları daha çok kullanılır olmuştur.

1973 seçimlerinde kullanılan marşlarda da Demokratik Sol slogan mevcuttur: “Halkçı devrimci gençleriz/ Emperyalizmi ezeriz/ Savulun hey satılmışlar/ Demokratik Sol geliyor.

Önceleri birbirinin yerine kullanılan demokratik sol ve sosyal demokrat kavramlarından 1974 sonrasında Demokratik Sol kavramı, sosyal demokrat kavramının yerine tercih edilmiştir. 1974 yılında CHP tüzüğüne, 1976 yılında ise programa giren “Demokratik Sol” partinin resmi ideoloji haline gelmiştir. Kavramın temsil ettiği misyon Ecevit’e göre şöyleydi: “Kimsenin kimseyi ezmeyeceği, sömürmeyeceği, insan kişiliğinin her türlü toplumsal engelden kurtulmuş olarak özgürce gelişebileceği, dinamik, yaratıcı ve hakça düzen kurmaktır.”

Demokratik Sol’un sosyal demokrasi kavramının yerine seçilmesinin ana nedenlerinden biri o dönemdeki ihtilalci solla arasına mesafe koyma ve batıda sosyal demokrat kavramımın Marksist kökenli olması ve onlardan ayrılmasından kaynaklı Marksistler tarafından yapılan eleştirilerdir. Bülent Ecevit, İsmail Cem’e 1975 yılında verdiği bir röportajda bunu şöyle anlatmıştır : “Ben bizim sol anlayışımızın, özgürlükçü demokrasi anlamında demokrasiye ağırlık veren bir sol anlayışı olduğunu özellikle belirtme gereğini duydum. Demokratik sol terimini seçişimizin nedenlerinden biri budur. Biri de, son günlerdeki sohbetlerimden birinde belirttiğim gibi, bu terimi sosyal demokrasiye tercih ettim. Çünkü sosyal demokrasi Marksist kökenlidir genellikle. Onun için de o kökenden uzaklaşıldığını iddia edenlerin birtakım teorik eleştirilerine hedef olur. Bizim kökenimiz değişik olduğuna göre, o eleştirilere kendimizi muhatap tutmamızın gereği yoktu.”

Aslında Demokratik Sol kavramı Atatürkçülükle, solun sentezidir. Ecevit bu sentezi yayınlanan 1974 yılında yayınlanan Demokratik Sol Broşürün 17. Sayfasında şöyle anlatmıştır: “Bizim solculuğumuz kendimize özgü, diğer sol hareket ve düşüncelerden esinlenmeyen, kendi kültürümüzden esinlenen sınırlarını halkımızın çizdiği bir sol harekettir.”

5 Haziran 1977’de yapılan Milletvekili Genel Seçiminde CHP % 41,4 oy oranıylabirinci parti olarak çıkmıştır. Bu oy oranı çok partili siyasal hayata geçtiğimiz günden bugüne solun aldığını en yüksek oy oranıdır.

CHP tüzüğüne birçok tartışma sonrasında giren Demokratik Sol kavramının Sosyal Demokrasi kavramı ile değiştirilmesi yukarıda tarihsel olarak değindiğimiz koskocaman bir ideolojik mücadelenin silinmesi demektir. Cumhuriyet Halk Partili delegenin bu yanlışa geçit vermeyeceğini düşünmekteyim.

CELAL ŞENGÖR’ÜN CEHALETİ