21 Nisan 2014 Pazartesi

Eğitimde Dönüşüm ve Köy Enstitülerinin Kapatılması

Amerikan yardımlarından sonra yaşanan en büyük değişimlerden birisi eğitim konusundadır. Ulusal Kurtuluş Savaşı sırasında bile Eğitim Şurası toplayan Mustafa Kemal, eğitime her zaman büyük önem vermiştir. Eğitim bir toplumun nasıl şekilleneceğini belirleyen en büyük etkendir.

Cumhuriyet’in kurucu iradesi, Cumhuriyet Devrimi’ni gönülden özümsemiş, özverili ve kendine güvenen bir kuşak yaratacak eğitim politikalarını benimsemiştir. Bu politikaların sonucu olarak da Türkiye’nin en özgün eğitim kurumu olan Köy Enstitüleri kurulmuştur.

Köy Enstitüleri’nin kurulmasının hedefi çok kısa süre içinde çok sayıda öğretmen yetiştirmek ve kırsal kesimde ilköğretim sorununu, devlet bütçesini en düşük derecede yük getirecek şekilde çözmektir. Bunun için kırsal kesimde köylülerin emeğine dayanılarak inşa edilecek Öğretmen Okullarında, yine köyden alınarak yetiştirilmiş köy kökenli öğretmen yetiştirilecektir. Köy kökenli oldukları için bu öğretmenler köyde daha çabuk ve etkili bir biçimde bütünleşebilecekleri ve köy koşullarına daha verimli faaliyet gösterebilecekleri düşünülmüştür.[1]

Köy Enstitüleri’nin temeli Milli Eğitim Bakanı Saffet Arıkan döneminde atıldı.[2] Köy Enstitülerinin fikir babası olarak kabul edilen ve enstitülülerin “Tonguç Baba” diye adlandırdıkları İsmail Hakkı Tonguç da onun zamanında göreve getirildi. Çeşitli deneme, girişim ve ara yasal düzenlemelerden sonra Köy Enstitüleri 17 Nisan 1940 yılında 3803 sayılı Köy Enstitüleri Kanunu ile kurulmuştur.

Doğan Avcıoğlu Türkiye’nin Düzeni kitabında Köy Enstitüleri Kanunu sırasında bürokrasinin ve eşrafın bu kuruma karşı olduğunu şöyle ifade etmiştir.

“Köy Enstitüleri hareketi, başından beri, eşrafın ve bürokrasinin dar ve tutucu kurallarına sığmadığı için, bürokrat çoğunluğun düşmanlığını kazanmıştır. Kanun’un 278 oyla kabul edilmesi, 148 kişinin oylamaya katılmayışı dikkat çekicidir.”[3]

Savaş yıllarında (1939-1945) Enstitü sayısı yirmiye çıktı, 1949 yılında ülkedeki Enstitü sayısı 21 olmuştu. 1940’lı yılların sonunda yirmi beş bin civarında Enstitü mezunu öğretmen yetiştirildi.[4]Bu öğretmenler, Türkiye’nin çağdaşlaşması ve köylünün eğitilmesi konusunda büyük başarılar sağladılar. Ancak daha başlangıçtan beri ülkenin tutucu kesimlerini rahatsız eden bu uygulama hem içerideki tutucular hem dışarıdan gelen baskılardan doğan yeni programlar sonucunda savaş sonrası yavaş yavaş işlevlerini kaybetmiş ve kapatılmıştır.

Köy Enstitüleri girişimi ile toprak reformu için yapılan çalışmaların bir arada yürütülmüş olması rastlantı değildir. Cumhuriyet’in kurucu kadroları bu iki çalışmayı bir arada götürerek feodaliteden arındırılmış gerçekten demokratik ülke kurulması için çalışmaktaydı.Köylüyü Topraklandırma Kanunu’na yani toprak reformuna karşı çıkanlar Demokrat Parti’yi kurmuş ve hem köylüyü topraklandırma yasası işlevsiz hale gelmiş hem de Köy Enstitüleri kapatılmıştır.

Amerika ile 27 Aralık 1949 tarihinde Türkiye ve ABD Hükümeti Arasında Eğitim Komisyonu Kurulması Hakkında Antlaşma imzalanmıştır.[5]

Antlaşmanın 1. Maddesi ile Türkiye’de bir “Birleşik Devletler Eğitim Komisyonu” kuruluyordu. Komisyonun giderleri Türkiye’nin ABD’ye olan borcundan karşılanacaktı. Komisyonun amacı, “eğitim programının idaresini kolaylaştırmak” olacaktı. ABD vatandaşlarına yapılacak öğretim ve araştırma giderlerini de Türkiye ödeyecekti. Aynı durum, ABD’de eğitim görecek Türk öğrencileri için de, yol giderlerini de kapsamak üzere söz konusuydu.

Diğer maddelere göre; Komisyon dördü Türk, dördü Amerikalı sekiz üyeden oluşacak, başkanı ise ABD Büyükelçisi olacaktı. Oyların eşitliği durumunda Büyükelçi’nin oyu kararı belirleyecekti. Amerikalı üyeleri ABD Dışişleri atayacaktı. Komisyon doğrudan doğruya ABD Dışişleri Bakanlığı’na bağlıydı ve onun denetiminde olacaktı. Komisyonun bir veznedarı (saymanı) olacaktı ancak bu veznedarın atanmasını ABD Dış İşleri Bakanı onaylayacaktı.

Komisyon; yabancıların verecekleri burslar için profesör, araştırmacı ve öğrenci önerecekti. Eğitim programları düzenleyecekti. Amerikalıların Türk eğitim sistemi içinde nerede, nasıl görev yapacağını kararlaştıracaktı.

Bu antlaşmanın TBMM’nce bir yasa ile onanması gerekmekteydi ve bu yasanın gerekçesinde şöyle yazıyordu:

“ Amerikan Hükümeti, …Amerikan Kültürünü yaymak gayesi ile anlaşmalarla tahassül eden alacaklarını bu memleketlerde kültürel gayeler sarfını temin edecek kültür antlaşmaları imzalamıştır.”[6]

Böyle bir komisyonun bağımsızlık bilinci ile yetişen nesillerce kabul edilmesi zor olduğundan bu komisyonun Köy Enstitüleri gibi bir kurumun kapatılmasında işlevsiz kaldığı düşünülemez. Nitekim Türkiye’de 1947-1950 yılları arasında öğretmenlik yapan Amerikalı Fay KIRBY, 1961 yılında Columbia Üniversitesi’nce kabul edilen “Türkiye’de Köy Enstitüleri” isimli doktora tezinin kitabına yazdığı önsözünde durumu şöyle değerlendirmektedir.

“Enstitüler, fikrin kendisinde ve Enstitülerin kuruluşunda veya işleyişinde bulunan bir sakatlıktan dolayı değil, dışarıdan gelen amiller yüzünden çökertilmiştir.”[7]

MAHMUT ASLAN( YÜKSEK LİSANS TEZİMDEN BİR BÖLÜM)

[1] Cemil Koçak, a.g.e, s.168
[2]  Engin Tonguç, ‘Köy Enstitülerinin Temelini Atan Bakan: Saffet Arıkan’, Yeniden Müdafaa-i Hukuk, 1 Aralık 2002, sayı 39, s.44-48
[3] Doğan Avcıoğlu, Türkiye’nin Düzeni (Birinci Kitap), 10.Basım, Tekin Yayınları, İstanbul,1976,s.499
[4] Cemil Koçak, Siyasal Tarih (1923-1950),Çağdaş Türkiye 1908-1980,Cem Yayınevi, 10.Baskı, İstanbul,  s.169
[5] Haydar Tunçkanat, İkili Anlaşmaların İçyüzü, İktisadi, Askeri, Siyasi, Ekin Yayınları, İstanbul,1984, s.43-49
[6] TBMM Tutanak Dergisi, C. XXV/1, Dönem 8.Top1antı 4, s. 220
[7] Fay KIRBY, Türkiye’de Köy Enstitüleri, İmece Yayınları, s.7

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

CELAL ŞENGÖR’ÜN CEHALETİ