SARAYLARDA OTURANLAR VE YIRTTIK AYAKKABILILAR
Dün gazetelere yansıyan bir fotoğraf karesi bütün vicdanlı
insanlarımızın gözlerinden bir damla yaş dökülmesine sebep olmuştur sanırım.
Karaman Ermenek’te maden cinayetinde kaybettiği oğlunun
cenaze törenine yokluktan perişan bir halde yırtık ayakkabıları ile gelen Recep
Tezcan’ın fotoğrafından bahsediyorum.
Recep Baba’nın görüntüsü tıpkı eşi Ayşe Anne’nin “"Oğlum
yüzme de bilmezdi, suyun içinde ne yaptı?” diyen sözleri gibi etkiledi
milyonları.
Soma’da, Ermenek’te ve diğer bütün iş cinayetlerinde
ölenlerin ölümünü kadere bağlamak kadar aptalca bir şey olabilir mi?
İnsanlarımız şunu sormuyor mu? Dünyada bizden daha fazla
maden çıkaran gelişmiş ülkelerde neden insanlar böyle kazalarda ölmüyor?
AKP’nin çalışma yaşamında sistemli bir şekilde egemen kıldığı
taşeron sistem sayesinde günde ortalama 3 işçimiz hayatını kaybediyor. AKP
iktidarının ilk günlerinden bugüne kadar geçen 12 yılda en az 14 bin 455
işçi yaşamını yitirdi. Bilmediklerimiz ve kayıt dışı çalışanları da bu
istatistiğe katarsak sayı tahminlerin çok üstüne çıkacaktır.
Bu sistemde
ölen öldüğü ile kalıyor. İş cinayetlerinin önüne geçilmesi için hiçbir önlem
alınmıyor. Çünkü 18. yüzyıl vahşi kapitalizmi yeniden hortladı. Kar hırsı insan
hayatından, ağaçtan, böcekten, bütün canlılardan önemli. İnsanlarımız öldükçe
birileri zenginliklerine zenginlik katıyor.
Dünya
Bankası’nın 2012 verileri üstünden bölüşüm adaletsizliği sıralamasında Türkiye;
Güney Afrika, Brezilya, Şili ve Meksika’dan sonra 5’inci en adaletsiz ülke
olarak yer alıyor.
Yıllardır Japon
ekonomisi bizim 5 katımız, dolar milyarderi sayımız ise onların kat ve kat
üstünde bunun nasıl olduğunu bana kimse anlatamaz diyordum. 21. Yüzyılda
Kapital’in yazarı Thomas Piketty de bu sorunu dile getirmiş: “Türkiye’nin Japonya’dan fazla dolar
milyarderi varsa bu kesinlikle dehşet verici bir durum. Bu, servet
eşitsizliğinin sadece yetenek ve inovasyonla alakalı olmadığını gösteriyor.”
Yazının
başlığını Saraylar ve Yırtık Ayakkabılar olarak koydum. Önce aklıma başlık
geldi sonrasını ise doldurmaya başladım.
AKP
döneminde iki yırtık ayakkabılıyı hiç unutmayacağım. Birincisi, bir suikast
sonucu öldürülen gazeteci yazar Hrant Dink, ikincisi ise Ermenekli Recep
Tezcan.
Gelelim
Saray konusuna! İnsanlarımız yoksulluk içinde yaşarken, halkın oyu ile seçilmiş
Cumhurbaşkanı’nın yüz milyonlarca dolar harcanarak yapılan kaçak sarayda oturmasını
kim izah edebilir. Halka bunu ülkenin prestijini artırıyor diye anlatanların
hiç mi yüzü kızarmıyor? Oysaki ülkenin prestiji o ülke topraklarında yaşayan
insanların yaşam standartlarının yüksekliği ve mutluluğu ile ölçülür.
Son söz
olarak, iki yırtık ayakkabılının hakkını sormak da bütün vicdanlı insanların
boynunun borcudur.
Mahmut ASLAN-20.11.2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder