20 Kasım 2014 Perşembe

SARAYLARDA OTURANLAR VE YIRTTIK AYAKKABILILAR



SARAYLARDA OTURANLAR VE YIRTTIK AYAKKABILILAR

Dün gazetelere yansıyan bir fotoğraf karesi bütün vicdanlı insanlarımızın gözlerinden bir damla yaş dökülmesine sebep olmuştur sanırım.
Karaman Ermenek’te maden cinayetinde kaybettiği oğlunun cenaze törenine yokluktan perişan bir halde yırtık ayakkabıları ile gelen Recep Tezcan’ın fotoğrafından bahsediyorum.
Recep Baba’nın görüntüsü tıpkı eşi Ayşe Anne’nin “"Oğlum yüzme de bilmezdi, suyun içinde ne yaptı?” diyen sözleri gibi etkiledi milyonları.
Soma’da, Ermenek’te ve diğer bütün iş cinayetlerinde ölenlerin ölümünü kadere bağlamak kadar aptalca bir şey olabilir mi?
İnsanlarımız şunu sormuyor mu? Dünyada bizden daha fazla maden çıkaran gelişmiş ülkelerde neden insanlar böyle kazalarda ölmüyor?
AKP’nin çalışma yaşamında sistemli bir şekilde egemen kıldığı taşeron sistem sayesinde günde ortalama 3 işçimiz hayatını kaybediyor. AKP iktidarının ilk günlerinden bugüne kadar geçen 12 yılda en az 14 bin 455 işçi yaşamını yitirdi. Bilmediklerimiz ve kayıt dışı çalışanları da bu istatistiğe katarsak sayı tahminlerin çok üstüne çıkacaktır.
Bu sistemde ölen öldüğü ile kalıyor. İş cinayetlerinin önüne geçilmesi için hiçbir önlem alınmıyor. Çünkü 18. yüzyıl vahşi kapitalizmi yeniden hortladı. Kar hırsı insan hayatından, ağaçtan, böcekten, bütün canlılardan önemli. İnsanlarımız öldükçe birileri zenginliklerine zenginlik katıyor.
Dünya Bankası’nın 2012 verileri üstünden bölüşüm adaletsizliği sıralamasında Türkiye; Güney Afrika, Brezilya, Şili ve Meksika’dan sonra 5’inci en adaletsiz ülke olarak yer alıyor.
Yıllardır Japon ekonomisi bizim 5 katımız, dolar milyarderi sayımız ise onların kat ve kat üstünde bunun nasıl olduğunu bana kimse anlatamaz diyordum. 21. Yüzyılda Kapital’in yazarı Thomas Piketty de bu sorunu dile getirmiş:Türkiye’nin Japonya’dan fazla dolar milyarderi varsa bu kesinlikle dehşet verici bir durum. Bu, servet eşitsizliğinin sadece yetenek ve inovasyonla alakalı olmadığını gösteriyor.”
Yazının başlığını Saraylar ve Yırtık Ayakkabılar olarak koydum. Önce aklıma başlık geldi sonrasını ise doldurmaya başladım.
AKP döneminde iki yırtık ayakkabılıyı hiç unutmayacağım. Birincisi, bir suikast sonucu öldürülen gazeteci yazar Hrant Dink, ikincisi ise Ermenekli Recep Tezcan.
Gelelim Saray konusuna! İnsanlarımız yoksulluk içinde yaşarken, halkın oyu ile seçilmiş Cumhurbaşkanı’nın yüz milyonlarca dolar harcanarak yapılan kaçak sarayda oturmasını kim izah edebilir. Halka bunu ülkenin prestijini artırıyor diye anlatanların hiç mi yüzü kızarmıyor? Oysaki ülkenin prestiji o ülke topraklarında yaşayan insanların yaşam standartlarının yüksekliği ve mutluluğu ile ölçülür.
Son söz olarak, iki yırtık ayakkabılının hakkını sormak da bütün vicdanlı insanların boynunun borcudur.

Mahmut ASLAN-20.11.2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

CELAL ŞENGÖR’ÜN CEHALETİ