13 Mayıs 2015 Çarşamba

KENAN EVREN’İN ARDINDAN


Bundan 35 yıl önce Kenan Evren isimli bir Genelkurmay Başkanı ve komuta kademesi darbe yaparak yönetime el koydu. İşte bu yönetime el koyan paşa 3 gün önce hayata gözlerini yumdu. Ölümü öyle kolay da olmadı hani yıllardır hastane köşelerinde can çekişip durdu. Öldüğüne sevinecek değiliz elbette hesap vererek ölseydi o zaman gerçekten sevinebilirdik.
Kenan Evren’in Cumhurbaşkanlığı döneminde hayata gözlerimi açtım. Çocukluk döneminde bu adamı hiç hatırlamıyorum. 12 Eylül yıldönümünde garip bir Türkçe ile yönetime el koyduklarını anlattığı TRT görüntülerini televizyondan görüyordum. Kimdi bu adam?  Bunun dışında hiç zihnimde yer etmemişti. Âmâ sonrasında okuduklarımdan ve araştırmalarımdan ülkenin bugünlere nasıl geldiğini öğrendim.
Kenan Evren’in liderliğindeki askeri darbe ile neler olmuştu önce onu incelemek lazım:
12 Eylül 1980 günü ABD Ulusal Güvenlik Konseyi Danışmanı Paul Henze‘nin, dönemin ABD Başkanı’na dediği gibi “Bizim çocuklar başarmışlardı.” Böylece ülkemiz; faili meçhullerin, işkencelerin, idamların, yüzbinlerce gözaltı ve tutuklamaların olduğu karanlık bir döneme girmiş:1 milyon 683 bin kişi fişlenmiş, 650 bin kişi gözaltına alınmış, 98 bin kişi örgüt üyeliğinden tutuklanmış, yüzlerce kişi çeşitli şekillerde öldürülmüş ve 50 kişi de idam edilmişti.
Hukuk, adalet ve bilim yok edildi.
1960 Anayasası ile tanınan tüm kazanımlar ve haklar ortadan kaldırıldı.
Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu ve Halkevleri gibi Atatürk’ten Türkiye Cumhuriyeti’ne miras kalan kurumlar kapatıldı.
YÖK kurularak üniversitelerin özerkliğine son verildi.
Ortaöğretim müfredatına zorunlu din dersleri konuldu
Toplumsal yaşamdaki tüm alanlarda özgürlükleri kısıtlayan 1982 Anayasası uygulamaya konuldu.
Ülkemiz üzerinde toplum ve siyaset mühendisliği uygulanarak tüm siyasi dengeler alt - üst edildi. 
Siyasi partiler kapatılarak, yetişmiş ve birikimli siyaset kadrosu yok edildi.
12 Eylül’ün; siyasal, sosyal ve ekonomik hedefleri vardı.
Siyasal hedefi; tüm sol, sosyalist ve ilerici güçleri dağıtmak ve onları güçsüz hale getirmek. 
 Ekonomik hedefi; 24 Ocak ekonomik kararlarını uygulamaya sokmak, karma ekonomik sistemden liberal sisteme geçmek ve sosyal devleti ortadan kaldırmak.
Sosyal hedefi; Türkiye’yi sola açık, çağdaş demokrasi değerlerinden uzaklaştırmak ve ülkemizi yeşil kuşak teorisine uygun olarak bir Ortadoğu ülkesi haline getirmekti.
Günümüz Türkiye’sine baktığımızda bu hedeflerinin hepsinin birer birer gerçekleştiğini görüyoruz.
Bu hedeflerin son aşaması olan ülkemizi çağdaş dünyadan kopararak Ortadoğululaştırma projesi de günümüzde AKP eliyle yaşama geçirilmektedir. AKP’nin kökleri 12 Eylül darbesinden beslenmiştir.
Şimdi AKP’lilerin televizyon ekranlarına çıkıp cenaze törenine katılmayacağız demelerine aldanmayın, hepsinin ağa babasıdır Evren. İçten içe ağıtlar yakıyorlardır.
Evren’in kızı dün bir programda “Onun için söylenenleri kabul etmemiz mümkün değil. Onun için biz Meclis’te tören istemedik. Gerek görmedik. Hiç bunları hak etmediğini düşünüyorum. O günden bu güne aynı anayasayla görev yapılıyor. Tek başına iktidar olan bir hükümet bir anayasayı değiştiremez miydi? İşlerine gelince anayasa değiştirilsin, işlerine gelmeyince... Olmaz öyle şey.”
Diyerek de yukarıda yazdıklarımızı doğrulamaktadır.
Konuşmasına söyle devam etmiş Evren’in kızı: “Babam mı astırdı onları? Asın mı dedi? Olaylar o günün şartları içinde saptırılıyor. Her şey saptırılıyor. Medya o kadar güzel yönlendiriyor ki. Bazı öyle profesörleri televizyonda görüyorum. Şaşıp kalıyorum. Toplumu da yanlış yönlendiriyor. Babamın Yargıtay’da devam eden dosyası vardı. Evet. Haksızlık olduğunu düşünüyorum. Babam er olarak vefat etseydi herkes bayram mı edecekti? Medya, toplum bunu mu istiyor? Hayır... İnanın 70 milyonun 60 milyonu Evren Paşa diye takdirle anıyor. Geri kalan 10 milyon da öyle ansın bizim için hiçbir önemi yok.” diyor.
Evet, hanımefendi babanız astırdı o gençleri, işkence tezgâhlarından o geçirdi. Fiili olarak cellatlık yapmamış olabilir ama onun emirleriyle oldu 12 Eylül sürecinde yaşananlar. Sizin dediğiniz gibi de 70 milyonun 60 milyonu babanızı sevmiyor tam tersine nefretle anıyor.
Bir atasözümüz vardır “Kel Ölür Sırma Saçlı Olur, Kör Ölür Badem Gözlü Olur” diye ama bu ölü ne sırma saçlı olacak ne de badem gözlü. Çünkü diktatörler iyi anılmazlar. Şimdi kendini büyük görenler her şeyi yapabilirim diye düşünenler de bu durumu görerek ibret alsınlar ve bir an önce akıllarını başlarına alsınlar.

MAHMUT ASLAN
12.05.2015-ANKARA

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

CELAL ŞENGÖR’ÜN CEHALETİ