SİVAS
ELLERİNDE SAZIM ÇALINIR
Mahmut Aslan
4 Temmuz 2015
Anadolu’nun yedi ulu
ozanından biri olan Pir Sultan Abdal, bu yıl 26’ncısı düzenlenen bir etkinlikle
anıldı, memleketi Sivas’ın Banaz köyünde.
“Bize de
Banaz'da Pir Sultan derler
Bizi de kem kişi bellemesinler
Paşa hademine tembih eylesin
Kolum çekip elim bağlamasınlar”
Bizi de kem kişi bellemesinler
Paşa hademine tembih eylesin
Kolum çekip elim bağlamasınlar”
İki günlük
etkinlikler için Sivas’a girer girmez, büyük ozanın işte bu deyişi dilime dolandı.
Yol boyu belki de dilimden hiç düşmedi. Kaldı ki, Banaz’da hangi taşa baksanız,
hangi ağaçtan bir hışırtı duysanız ya da ‘dumanı eksik olmayan’ Yıldız Dağı’nı
seyredursanız, belki de aklınızdan hiç çıkmayacak bir dörtlük…
İki
otobüs hazır, yolcular da. Saatler gece yarısını gösterdiğinde, Pir Sultan
gönüllüleri Ankara’dan Sivas’a doğru seyre başladı.
İşte kaleme dökmeye
çalışacağım serüvenin hikayesi de böyle başladı. Yola koyulduk. İmece usülü bir
takım işlerin yapılması gerekiyordu, bana da yolcuların ‘birlikteliğini’
sağlamak düştü. Tek tek numaralarını, isimlerini not ettim. İyicene de
tembihledim, herkes yanındakinden sorumlu diye..
O esnada herkesin
dikkatini bir isim çekti. Amerikalı Alex. Sarışın gözlüklü bir üniversite
öğrencisi. Türkçesi nasıl derseniz, ‘nefes’ ve ‘deyiş’ söyleyecek kadar yeterli.
Henüz
yaptırdığı curasıyla Tanrı’nın hakkı üçtür diyerek, üç nefes söyledi Alex.
Otobüs içinde kimilerinin ilk kez duyduğu deyişler de vardı.
Ondan sonrası mı..
İşte Alex beni başka diyarlara başka düşüncelere götürdü.
Kendimce, ‘Binlerce
kilometre uzaktan Anadolu ile hiçbir bağlantısı olmayan bu çocuk bir türkü
sevdalısı olan benim bile bilmediğim bu deyişlere nasıl öğrendi bu ülkedeki
insanlar neden bunları bilmez diye’ hayıflandım. Biraz da kendimden utandım aslında.
Sadece Alex değil,
ozanlar, aşıklar da yolculuğu kah şenlendirdi, kah hüzünlendirdi. Herkes, kendi
yüreğince söyledi, nefes verdi…
Topuzlu Baba Bir Ulu Ağaç |
Nihayet gün ışıdı,
Pir Sultan’ın topraklarına girdik. Banaz’daydık. Şenliğin yapılacağı, Topuzlu Baba
denilen çam ağaçları ile çevrili alana geldik.
Kahvaltımızı da, Pir
Sultan Abdal 2 Temmuz Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı Murtaza Demir onurlandırdı. Murtaza Abi’ye Alex’in gece okuduğu
deyişlerden bahsettim ve bunları ilk kez duyduğumdan dolayı kendimi
ayıpladığımı söyledim.
Murtaz Demir ve Ben Anma Sırasında |
Pir Sultan Abdal Heykeli-Banaz |
Bu hikâyeyi duyduktan sonra gidip o Anıt Heykel’i
görmemiz gerekliydi. Arkadaşım Çağdaş Özer’le beraber gelmiştik şenliklere. O
da çok istekli. Pir’in diyarındayız
biran önce gidelim hem Anıt’ı görelim hem de Pir’in yaşadığı evi ziyaret edelim
dedi.
Pir Sultan Abdal Evi |
Murtaza Demir’in kızı
Meltem ve onun kızı Yaren, ben ve Çağdaş düştük yola. İlk durağımız Anıt oldu.
Doğru tahmin ettiniz, Koca Ozan, asırlar önce olduğu gibi ‘Yıldız’ Dağı’na
sesleniyordu. Bir süre kulak verdik.. Her zamanki gibi başı yine dumanlıydı
Yıldız Dağı’nın. Kimimiz isyan etti, kimimiz de… Neyse… Bazen susmak bile kafi
geliyor…
Güneş
yavaş yavaş kaybolurken, bizler de köyün yolunu tuttuk... Pir’in yaşadığı
anlatılan kerpiç evdeydik. Kendimi avluda bulduğumda garip hisler uyandı
içimde. Başım döndü.. Belki de ilk kez böyle hissediyordum kendimi... Hâlbuki başka
‘ulu divanlarda’ hiç böyle olmamıştım…
Banaz’da her ev
bizimdi. Geceyi orada geçirecektik. Yaşlı bir teyze misafir etti. Yatağımızı ve
odalarımızı hazırlamıştı vardığımızda.
Anma'ya Katılan Banazlı Bir Teyze |
Sabah uyandığımızda kahvaltımızı bile hazırlamıştı. Üstelik ilerleyen yaşına karşın hiç hayıflanmadan. Biz çıkarken seslendi, ‘seneye de gelin misafirim olun’ dedi. ‘İşte Anadolu ruhu, Anadolu kadını bu’ dedim içimden. Nedense birden bire, büyük kentlerde yaşayan ve öğretmen, doktor olduğu halde ‘erkek eli sıkmayan’ kadıncağızlar geldi aklıma… Neyse… bu da başka bir ızdırap…
İki günlük ziyaret
Pir’in neden ‘Sivas ellerinde sazım çalınır’ dediğini de bir nebze olsun
hissettirdi.. Aslında dönmeye hiç niyetim yoktu ama neylersiniz,
‘sıkışmışlıklar içinde’ hayat diye yaşadığımız koşturmaca bizi bekliyordu ve
biz o mecburiyete mahkumduk çünkü..
Gerçeğe
Hu, Aşk ile..
Pir otağı, insanı bu güzel duygulara gark eyler. Mahmut kardeşimi kutlarım..
YanıtlaSilSayın cahit koccoban yiilardir can arkadaşınız omuz omuza heykelini yaptığınız burhan beyden hic bahsemiyorsunuz ne olduda ayrı düştünüz sebebini anlamadım bu durum bizim icin cok üzücü oldu selam olsun
YanıtlaSil