4 Nisan 2012 Çarşamba

12 Eylül Yargılamasının Düşündürdükleri

12 Eylül 1980 darbesinin hayatta kalan 2 Generali Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya bugün Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmaya başladılar. Ankara Adliyesi önünde toplanan birçok sol grup gerçekten 12 Eylül’le hesaplaşılıyormuş havası ile gösterilerde bulunuyorlar.
12 Eylül 1980 askeri darbesinin üzerinden tam 32 yıl geçti.32 yıl önce yapılan bu darbe ile neler olmuştu önce onu incelemek lazım.
12 Eylül 1980 günü ABD Ulusal Güvenlik Konseyi Danışmanı Paul Henze‘nin dönemin ABD Başkanı’na dediği gibi “Bizim çocuklar başarmışlardı.” Böylece ülkemiz; faili meçhullerin, işkencelerin, idamların, yüz binlerce gözaltı ve tutuklamaların olduğu karanlık bir döneme girmiş:1 milyon 683 bin kişi fişlenmiş; 650 bin kişi gözaltına alınmış; 98 bin kişi örgüt üyeliğinden tutuklanmış; yüzlerce kişi çeşitli şekillerde öldürülmüş ve 50 kişi de idam edilmişti.
12 Eylül’ün; siyasal, sosyal ve ekonomik hedefleri vardı. Siyasal hedefi; tüm sol, sosyalist ve ilerici güçleri dağıtmak ve onları güçsüz hale getirmek. Ekonomik hedefi; 24 Ocak ekonomik kararlarını uygulamaya sokmak; karma ekonomik sistemden liberal sisteme geçmek ve sosyal devleti ortadan kaldırmak. Sosyal hedefi; Türkiye’yi sola açık, çağdaş demokrasi değerlerinden uzaklaştırmak ve ülkemizi yeşil kuşak teorisine uygun olarak bir Ortadoğu ülkesi haline getirmekti. Günümüz Türkiye’sine baktığımız da bu hedeflerinin hepsinin birer birer gerçekleştiğini görüyoruz.
Bu hedeflerin son aşaması olan ülkemizi çağdaş dünyadan kopararak Ortadoğululaştırma projesi de günümüzde AKP eliyle yaşama geçirilmektedir. AKP’nin kökleri 12 Eylül darbesinden beslenmiştir.
Bugün bir gazetede  davaya müdahil olmak isteyen bir MHP’li yönetici bile kendileri ile solcuların yargılandığını ve solcuların en ağır işkencelere tabi tutulduklarını gördüklerini söylüyor. Soldan çark etmiş büyük dönek Ertuğrul Günay dışında hiç bir AKP’li yönetici göremezsiniz ki 12 Eylül davalarında yargılanmış, işkence görmüş, cezaevlerine girmiş olsun.
Hesaplaşma konusunda dönecek olursak 12 Eylül’ün çıkardığı anti demokratik yasaları değiştirmek istemeyen, seçim barajlarının arkasına sığınarak iktidar olan AKP’nin 10 yıldır yaptığı uygulamalara bakarak bu işi yapamayacağını görüyoruz.
Zorunlu din dersi ve onun gelişmiş şekli olan 4+4+4 uygulamalarını çıkaran, Sivas olayların faillerin zaman aşımından beraat ettiren, bütün muhalefet gruplarının zinde güçlerini Ergenekon, Balyoz, KCK davaları ile Silivri Zulumhanelerine attıranlar, bu hesaplaşmayı gerçek anlamıyla yapamaz.
Özel Yetkili Ankara Cumhuriyet Savcısı Kemal Çetin imzalı 12 Eylül iddianamesinin, darbenin gerçek anlamını unutturmaya ve darbeden kazançlı çıkan kesimleri aklamaya yönelik bir içeriğe sahip olduğu yazılı ve görsel basınımızda yer alan haberlerden açıkça anlaşılıyor. Zira iddianamede şüpheli olarak yalnızca Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya yer aldı ve bu iki isim halka karşı işledikleri suçlardan örneğin işkenceden, idam kararlarından, hukuksuz göz altılardan yargılanmıyor.
Bu davanın gerçek amacına baktığımızda ise şunu görüyoruz:12 Eylül’ün arkasından yer alan küresel sermaye 24 Ocak kararları ile ülke ekonomisine tam anlamı ile nüfus ettikten sonra askeri bürokrasinin artık gereksiz olduğuna karar verdi. Yeni düzenin aktörünü olarak AKP’yi belirledi ve yeni durumundan memnun olmayan askeri ve sivil grupları da bu dava vb birçok malum dava ile tasfiye ediyor.
Yukarda yazılanlar gözüne alındığında Sol grupların bugün yaptığı gösteri ise AKP’nin ekmeğine yağ sürmekten başka bir şeyden öteye gitmez. 12 Eylül’ün yarattığı AKP ve onun güdümündeki yargı mı bu hesaplaşmayı yapacak? İsmet Paşa’nın deyimi ile Hadi Canım Sende…
                                                                                                       Mahmut Aslan-04.04.2012-Ankara

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

CELAL ŞENGÖR’ÜN CEHALETİ