DİL BAYRAMI
Yazıma başlamadan önce Türkçemizi yüzyıllarca önceden
günümüze taşıyan ozanlık geleneğinin son temsilcilerinden “Bozkırın Tezenesi”
Neşet Ertaş’ı kaybetmenin büyük üzüntüsü içinde olduğumu belirtmek isterim.
Yakınlarına ve sevenlerine baş sağlığı diliyorum. Neşet Ertaş yazdığı ve kendine
has üslubu ile çalıp, söylediği türkülerle, tıpkı Yunus, Karacaoğlan, Pirsultan
gibi yüzyıllarca bu toplumun belleğinde yaşamaya devam edecektir. Ruhu şad
olsun.
Bugün Dil Bayramının 80. yılı.
Bugün Dil Bayramının 80. yılı.
İnsanlar arasında duygu, düşünce ve inanç birliğini
oluşturan, toplumsal yapıyı güçlendiren, geçmişle gelecek arasında ortak bağ
kuran en önemli yapı taşı dildir. Türkçemiz, tarihimizin, kültürümüzün, ulusal
değerlerimizin korunarak, kuşaktan kuşağa aktarılmasını sağlayan temel zenginliğimizdir.
Dil’in önemini vurgulamak için bakın Konfüçyüs ne demiş:
" Bir ülkenin yönetimini ele alsaydım, yapacağım ilk
iş, hiç kuşkusuz dilini gözden geçirmek olurdu. Çünkü dil kusurlu ise,
sözcükler düşünceyi iyi ifade edemez. Düşünce iyi ifade edilmezse, görevler ve
hizmetler gereği gibi yapılamaz. Görevin ve hizmetin gerektiği gibi
yapılamadığı yerlerde adet, kural ve kültür bozulur. Adet, kural ve kültür
bozulursa adalet yanlış yollara sapar. Adalet yoldan çıkarsa, şaşkınlık içine
düşen halk ne yapacağını, işin nereye varacağını bilmez. İşte bunun içindir ki,
hiçbir şey dil kadar önemli değildir!"
Ülkemizde ki birçok hukuksuzluğu gördükçe bu sözün
doğruluğuna hak vermemek elde değil.
Bundan 80 yıl önce İstanbul’da Dolmabahçe Sarayında Birinci
Türk Dil Kurultayı toplandı. Türkçenin gelişmesi, özleşmesi, zenginleşmesi yolunda
Türk Dil Kurultaylarının çok önemli yeri vardır. 1933’ten başlayarak Dil
Bayramının bir dizi etkinliklerle kutlanmasına başlanmıştır. Derneğin Kurucu ve
Koruyucu Başkanı Atatürk de her 26 Eylülde verdiği demeç ya da yayımladığı
iletilerle dil çalışmalarına katkıda bulunanları kutlayarak onları
yüreklendirmeyi sürdürmüştür.
Dil Devrimi, dilbilimcilerin belirttiği gibi, doğrudan dilin
gelişmesiyle ilgilidir. Devrim süreciyle yüzyıllarca Türkçenin unutulan
sözcükleri kullanılır olmuş, işletilemeyen ek-kök ya da gövdeleri işlerlik
kazanmış, böylece dilimiz, Mustafa Kemal’in de belirttiği gibi “bilinçle” ele
alınmıştır.
Büyük coşku ve umutlarla başlatılan Dil Devrimi'nin
ardından, bugün dilimizin karşı karşıya bulunduğu sorunlar üzüntü vericidir.
Gelişmiş toplumlar, bilim, sanat ve uygulayımda (teknikte)
attıkları her adımı, yeni sözcüklerle, yeni kavramlarla adlandırmışlardır. Bu
yeni buluşlara birkaç istisna dışında yeni sözcükler ve kavramlar bulamamız
dilimize birçok yabancı kavramın girmesini sağlamıştır.
Dilimizdeki yabancı sözcüklerin sayısının artması, dilin
kullanımında yapılan yanlışların süreklilik kazanması, bireylerin zamanla bu
yanlışları doğru gibi algılayarak benimsemesine yol açmakta, dilin özüne zarar
vermektedir.
M. Kemal Atatürk’ün dediği gibi “Ülkesini, yüksek
istiklâlini korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller
boyunduruğundan kurtarmalıdır.” Bunun için de siz Türkçe ve Türkiye
sevdalılarına büyük görev düşmektedir. Bu satırların okuyucuların bu bilinçle
dillerine gerekli özeni göstereceklerini düşünüyorum.
Bu duygu ve düşüncelerimle hepinizin 80.Dil Bayramı kutlu
olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder