3 Ocak 2018 Çarşamba

CENAZE

Ülkemiz gündemi çok yoğun, yoğun olmasına da HDP Milletvekili Aysel Tuğluk’un annesi Hatun Tuğluk’un hakka yürümesi sonrasında yaşananlar insan olanın yüreğini yaralayacak türden.
Haberlerden okuduğumuz ve birkaç tanığın beyanından bildiğimiz kadarı ile Hatun Tuğluk’un oturduğu evden görünen Ankara’nın İncek Mezarlığı’na gömülmek istemiş. Ailesi de bu vasiyeti yerine getirmek için Batıkent Pir Sultan Abdal Cemevi’nde yapılan Alevi cenaze erkanı sonrasında İncek Mezarlığı’na doğru yola çıkmış. Mezarlığa vardıklarında sayıları 20-25 kadar olan vandal grubu: “Buraya Kürdü, Aleviyi, Ermeniyi gömdürtmeyiz! Gömerseniz de çıkartır parçalarız!’ diye bağırmışlar ve saldırmak istemişler.
Her türlü toplumsal muhalefete bir iki dakika da hızla müdahale eden emniyet güçleri bu duruma gerekli müdahaleyi yapmadığından kısa sürede de sayıları artmış. Bu sözler sonrasında mezarlığa yapılabilecek bir saldırı düşünülerek Hatun Tuğluk sırlandığı mezardan çıkarılarak Tunceli’de, doğduğu topraklarda sırlanmıştır.
“Buraya Kürdü, Aleviyi, Ermeniyi gömdürtmeyiz! sözleri, beni çok düşündürdü. Bu sözler üzerine azda olsa var olan toplumsal barışımızın hızla bozulabileceği konusunda tedirginliğim arttı. 6-7 Eylül, Çorum, Maraş, Sivas olaylarını hatırladım. Tüylerim diken diken oldu.
NERDEN NEREYE
Konuyla ilgili çok sayıda yazı yazıldı. Elimden geldiğince hepsini okumaya çalıştım. İnsanlarımızın ruh halini anlamamız açısından bu yazıların çok önemli olduğunu düşünüyorum. Birgün Gazetesinde Hüseyin Aygün bugün ki yazısında şu satırları kaleme almış: “İnsanoğlu, öldürülen ya da vadesi dolan üyelerini -muhtemelen savunmasız olduğundan- daha hassas bir korumaya almıştır. Ölene saygı, yaşayana saygıdır. Mezarlıklar bu yüzden hep çiçeklerle doludur. Hatırlayın, destansı Truva Savaşında düşman taraflar, sıkça birbirlerinin hele genç ölülerine ağlamış, muharebede hemen her akşam karşılıklı ölülerini alma ve gömme molaları vermişti. Savaş o zamanlar, ölüler söz konusu olduğunda dahi insaniydi.”
Evet, bu topraklarda binlerce yıl önce yaşanan Truva Savaşında yaşanan cenazeye saygı olayı, yine aynı bölgede yaşanan Çanakkale Savaşında da yaşanmıştır. M. Kemal’in Anzak askerlerinin analarına gönderdiği mektuptaki şu satırlar birçok insanın bilgi dağarcığındadır.
“Uzak diyarlardan evlâtlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlâtlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat uyuyacaklardır. Onlar, bu toprakta canlarını verdikten sonra, artık bizim evlâtlarımız olmuşlardır.”
Ülkesine savaş açmış, işgal etmek için gelen askerler için bu sözleri söyleyen kurucudan, kendi gibi düşünmeyen bir milletvekilinin annesi olmaktan başka bir günahı olmayan bir anaya yapılanlara bakınca insan şöyle demekten kendini alamıyor, nerden, nereye…
YAPILAN EN BÜYÜK BÖLÜCÜLÜK
Vandalların sözleri ülkenin bölünmesi içindir. PKK’nın yıllardır yapamadığı kin ve nefret tohumları atma işine destek niteliğindedir. Kesinlikle yaşanılan en büyük bölücülük eylemlerinden biridir. İnsanlarımızın vicdanını yaralamıştır.
Cenazeye saldıran Vandallara gerekli yasal işlemlerin yapılmaması da arkasında derin bağlar olduğunu göstermektedir.
Bu ülkede Aleviler var, Kürtler var ve siz isteseniz de istemeseniz de var olmaya devam edecekler.
Ülkemizde insanlar ancak özgürse ve adil bölüşüm sağlanıp refah içinde yaşayabiliyorlarsa bir arada yaşarlar. Bunu sağlamak için mücadele etmeye değer. Bu ülke üstünde yaşayan insanları ile güzel. Birini birinden ayırmaya çalışmak da bu ülkeye, insanına yapılacak en büyük ihanettir.16.09.2017


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

CELAL ŞENGÖR’ÜN CEHALETİ