16 Şubat 2016 Salı

EKVATOR, SİGARA VE CHP

Ekvator bize göre dünyanın ta öte ucunda toplam nüfusu İstanbul kadar olan, Büyük Okyanus kıyısında küçük bir ülke. Ülkenin devlet başkanlığını; 2007 yılından beri kamulaştırmadan yana, ABD'ye karşı ülkesinin egemenlik haklarına hassasiyetle sahip çıkarak NAFTA'yı imzalamayı reddeden, Hugo Chavez'in başını çektiği ALBA'ya (Latin Amerika için Bolivarcı İttifak) yakın bir siyaset  izleyen Rafael Correa yapıyor. Türkiye’de, Latin Amerika’da yaşanan sol rüzgârı ilgiyle izleyenler için bu nitelikleri ile ilginç bir ülkedir Ekvator.
Yüzü sola dönüklerin, ülkenin solcularının az çok bildiği bu ülke, devlet büyüğümüzün bu ülkeyi ziyaretiyle ülke genelinin gündemine geldi. Gelmez olaydı da, bu kadar rezil olmamalıydık. Devlet büyüğümüz, Latin Amerika’daki başkanlık sistemini incelemek ve dostluk ilişkileri kurmak için gittiği ülkede protestoya uğruyor ve protesto edenler korumalar tarafından dövülüyor. Hatta Ekvatorlu bir milletvekili darp ediliyor…
Ekvator yetkilileri kendi yurttaşlarına dayak atan bizim korumalara yasal bir yaptırımda bulunamadılar. Çünkü Erdoğan’ın korumalarının diplomatik pasaportu vardı. Korumaların diplomatik dokunulmazlıkları olması da enteresan bir konu…
Bu olaydan sonra Devlet Başkanı Correa:
“Bir yabancı devlet başkanına bu gibi hakaretlerde bulunmak ayıptır. Kabul edilemez. Ancak, korumaların protesto edenleri dövmesini de kabul etmek mümkün değildir” diyerek olaya yönelik tepkisini dile getirdi.
Yaşanan olay tam bir dış politika skandalıdır.
Sınır komşuları ile büyük sorunları olan ülkemizin binlerce kilometre uzakta bir ülke ile de sorunu olmuş ve dünyaya rezil olmuştur.
Bu son olay da bize şunu göstermektedir ki:
Dış politika anlayışımız “Yurtta barış, dünyada barıştan”, “yurtta kavga, dünyada kavgaya“ geliverdi.

 SİGARAMIN DUMANINA SARSAM SAKLASAM SENİ

Her şeyi düşünürdüm de bir Cumhurbaşkanının gençlere roman, öykü ve şiir okumayın diyebileceği aklıma bile gelmezdi. Sanırım çok safım. Türkiye’de yaşadığımı ve ülkenin başında Recep Tayyip Erdoğan’ın bulunduğunu unutarak böyle bir düşünceye kapılmışım.
Okumayan kalmış mıdır bilmem ama devletlümüzün bu sözlerini burada tekrar yazarak, olayın vahametini bir kez daha görmemiz gerektiğini düşünüyorum:
"Sigara endüstrisinin gelişmiş ülkelerde kaybettiği pazar payını diğer yerlerde telafi etme peşinde olduğu anlaşılıyor. Açıkçası sigara ve alkol gibi bağımlılığa yol açan alışkanlıkları teşvik eden müzik, film, roman, şiir tarzı eserlerin arkasında aynı endüstrinin büyük finans gücünün yattığına da inanıyorum.
Ülkemizde de bu yöntemin özellikle bir dönem yaygın olarak kullanıldığını biliyoruz. Dikkat ederseniz 1960'ların, 1970'lerin filmlerinin neredeyse tamamında sigara ve alkolün ön planda olduğunu görürsünüz."
Bu sözleri duyduktan sonra aklıma Ezginin Günlüğü grubunun okuduğu enfes şarkı geldi ve mırıldanıp durdum:
“Sigaramın dumanına sarsam saklasam seni”…
Aslında sigara içilmesini desteklemiyor görünürken siyasal aklını da ortaya koyuyor. İnsanları okumamaya teşvik etmenin yanı sıra sol adına, özgürlük adına en güzel yılları, Yalçın Küçük’ün tabiri ile muhteşem yılları da aklı sıra bu toplumun belleğinden silmek istiyor devletlümüz.
Bize de bu kadarına pes demekten başka bir şey düşmüyor.

YÖNETİLEMEYEN CHP

Hem dış politikada, hem de iç politikada yaşananlara dur diyebilecek güç ana muhalefet partisidir. Ama onun da ülkede olup bitenlerle ilgilenecek ve iktidarı sarsacak bir gündemi yok.
İki günde sonlandırılacak bir olayı, partinin bir buçuk aydır çözememesi CHP’nin yönetilememesinin göstergesi değil de nedir?
AKP’nin bugün iktidarda kalmasının tek sebebi onun iyi olması değil, muhalefetin kötü olmasındandır.
Bunu görmek için Hüseyin Çelik’in sözlerine kulak vermek gerekiyor.
"1 Kasım'ı çok iyi okumak lazım. 1 Kasım'da vatandaşın bir kısmı bize kahrede kahrede oy verdi. Bir tarafta HDP var, vaziyeti ortada. Bir tarafta MHP var, vaziyeti ortada. Ana muhalefet partisi asla göz doldurmuyor. İnsanlar istikrarın devam etmesi, ekmeğin küçülmemesi, çocuklarının istikbali için oy verdiler. Ben çok sayıda CHP'li işadamı tanıyorum; 'Kredi borcum var, faiz borcum var, döviz borcum var' diye AK Parti'ye oy verdi. 7 Haziran'ı da aklımızdan çıkarmamamız lazım."
CHP değişmeden ülke de değişmeyecek…

Mahmut Aslan
telgrafhane.org/12 Şubat 2016

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

CELAL ŞENGÖR’ÜN CEHALETİ