20 Eylül 2016 Salı

Yenikapı Kulları ve Laik Cumhuriyetin Sonu!

Dün yapılan miting günlerce konuşulacağa benziyor. Başından beri bu mitingin Tayyip Erdoğan’ın yeni rejimini onaylamaktan başka bir şey olmayacağını söyleyenler haklı çıktı sanırım.
Dün o meydanda neler yaşandı?
Öncelikle miting reklamlarını televizyondan izledik. Mitinge çağrı anonslarında, bırakın savaş kazanmayı, kantin görevlisi olarak askerliğini yaptığı dönemde askeri tatbikatlara gidip gitmediği bile şüpheli olan biri Başkomutan  olarak tanımlanıyor ve  sıfatla çağrı yapılıyordu. Az biraz tarih meraklısı biri Başkomutanlığın Meclis tarafından temsil edildiğini bugüne kadar bir kez bu yetkinin 5 Ağustos 1921’de mecliste alınan kararla Mustafa Kemal Atatürk’e devredildiğini bilir.
Reklamdan başlayan yanlışlar mitingin ilk anlarında devam etti. Devlet protokolü uygulanacağı söylenen miting, İstiklal marşından sonra Kuran tilaveti ile devam etti. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yürürlükteki anayasası devletin şeklinin laik, demokratik ve sosyal hukuk devleti olarak tanımlarken orada Kuran okunması laikliğe karşı vurulmuş bir darbedir. Bu darbe ile laik cumhuriyet sonlandırılmış ve yerine İslam Cumhuriyeti kurulmuştur.
Hele Cumhuriyetin kurtarıcı ve kurucu partisi CHP’nin liderinin bu oyuna gelip oraya katılması ise yüreklerimizi sızlatmıştır. Cumhuriyet Halk Partisi’ne oy veren milyonlarca seçmen laikliğin en büyük savunucusu olmaya devam edecektir ama partinin lider kadrosunu işgal edenlerle de en kısa zamanda hesaplaşacaktır.
Bunları sosyal medya üstünden söylediğimizde olacakları öngöremeyen ve bir grup partili, “hüloğğğcunun” saldırısına uğradım. O sırada elimde bulunan kitaptaki bir bölüm  bana bu konuda bir özgüven sağladı. O satırlarda “Onaylayıcı düşünce temelde çoğu insanın düşündüğünü tekrarlamak, muhalif düşünme ise çoğunluğun düşüncelerinden tamamen farklı, yeni düşünceleri ortaya çıkarmaktır. Yaratıcı kişiler daha bağımsız rahattan uzak, otoriteye karşı direnen genellikle ayrıntı ve rutini sevmeyen kimselerdir.” yazıyordu( J.P. Colors Ahmet Edip Harabi Baba Divanı Cilt 1,Alevi Araştırmaları Dergisi Yayınları s.44)
“İSLAM KIYAMETE KADAR BU TOPRAKLARDA YAŞAYACAKTIR”
Laiklik düşmanı İsmail Kahraman’ın konuşması ise yeni kurulan düzeni göstermek açısından önemliydi. Belki konuşmayı dinlememiş olanlar vardır. Sizinle bir bölümünü paylaşalım: “1071’de Malazgirt’te 200 bin kişilik Bizans ordusunun karşısına çıkarken ‘Ey askerler, eğer şehit olursam beyaz elbise benim kefenim olur’ diyen Tufan Alparslan’ın torunlarısınız. 10 asır önce Anadolu’ya gelen İslam kıyamete kadar bu topraklarda yaşayacaktır.”
RTE sahnede yine bildiğimiz gibiydi. Sanki ülkede bu kadar olay olmamış, memleketi bu hale getirenlerden biri de kendisi değilmişgibi Atatürk ismini anmadan bol Gazi Mustafa Kemal soslu, kendini aklayan bir konuşma yaptı. Konuşmasının bir bölümünde “AB’de idam yokmuş, burada yokmuş”… ABD’de var, Japonya’da, Çin’de var. Onlarda oluyor da, gerekirse burada zaten 84’e kadar vardı, sonra kaldırıldı. Bu millet böyle bir kararı veriyorsa, öyle zannediyorum ki siyasi partiler de uyacaktır.” diyerek idamın geri getirilmesi için resmentalimat verdi. Demokrasi lafının arkasından idamı savunmakta büyük demokratlık!
REİS’İN YARDIMINA HEP BAHÇELİ KOŞACAK DEĞİL YA!
Mitingle ilgili en güzel yorumlardan biri ise Siyasal Bilgiler Fakültesinin efsane hocalarından Taner Timur’dan geldi: “Her şey başından belliydi ve her şey de beklenene uygun cereyan etti. 7 Ağustos günü, Yenikapı’da, bir “demokrasi mitingi”nden çok CHP ve MHP destekli bir AKP mitingi izledik: Tilavet ve Diyanet dualarıyla, Rabia’sıyla, şiirleriyle, idam cezası çağrısıyla ve de devleti yeniden yapılandırma vaatleriyle tam bir AKP mitingi! Star her AKP mitinginde olduğu gibi yine REİS’ti; fakat fanları kibarlık edip “Genel Müdür” ü de el ucuyla alkışladılar. O da doğrusu çok yürekli davrandı. Yürekli ve dikkatli!.. Ünlü “Manifesto” sunun maddelerini burada da okumaktan çekinmedi; ama bir ihtiyatsızlık yapıp bunları “Kabul edenler? Etmeyenler?” diye oylamaya da sunmadı. Ne de olsa hasım sahada oynuyorsunuz! Her neyse, “Demokrasi”miz elbirliğiyle ilerliyor… Dar zamanlarında Reis’in yardımına hep Bahçeli koşacak değil ya!
Yazımıza Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün sözleri ile son verelim. “Efendiler ve ey millet iyi biliniz ki Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz. En doğru ve en hakiki tarikat, tarikatı medeniyedir. Medeniyetin emir ve talep ettiğini yapmak insan olmak için kafidir.”
İnsan olmak için doğru bildiğimizi söylemeye devam edelim ve umutsuzluğa kapılmadan örgütlenelim.

Mahmut Aslan-08.08.2016

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

CELAL ŞENGÖR’ÜN CEHALETİ