6 Ocak 2017 Cuma

CİNAYETİ GÖRDÜK…

Dünyaca ünlü Kolombiyalı yazar Gabriel Garcia Marquez’in Kırmızı Pazartesi kitabını bilir misiniz? İşleneceğini herkesin bildiği, engel olmak için kimsenin bir şey yapmadığı bir namus cinayetinin öyküsüdür.
Günümüzde yaşadığımız bazı olaylara bakınca bu roman aklıma geldi birden. Bu romanda yaşananlara benzer gelişmeleri herkes biliyor ama cinayet işlendiğinde, olay yaşanıp bittiğinde feryat figan ediliyor.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin başkanlık rejimine karşı çıkmak için düzenlediği Adana mitinginde, kendi parti tabanının hala olayın şokunu atlatamadığı bir gafa imza attı.
Geçmişte Ergenekon ve Balyoz gibi davalarda tetikçilik yaparak insanların içeride kalmasını haklı gösteren yayınlara imza atan Altan Kardeşler ve Nazlı Ilıcak gibi gazetecileri birer özgürlük savaşçısı gibi göstererek onların da o meydanda olduğunu söylettirdi kitleye.
Bugüne kadar ülkesinin bağımsızlığı ve laik demokratik yapısı için can vermiş Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Metin Göktepe gibi büyük gazeteciler için “burada” diyen bağıran kitle ne olduğunu anlamadan liberal, Fetocu tetikçiler için de “burada” diye bağırıverdi. Sonrasında ise birçok eleştiri gelmeye başladı. Vay efendim kitleye bu isimleri nasıl söyletebilir. Parti kendi kimliğinden iyice uzaklaştı…
Yazının başında söylediğim gibi bu cinayet zaten çok önceden işlenmeye başlanmıştı. Parti kendi ilkelerinden kopmaya çok ama çok önce başlamıştı. Bugün o feryat figan edenler dahi bu cinayeti işleyen Kemal Kılıçdaroğlu ve yönetimine dur arkadaş ne yapıyorsun demediler, diyemediler yıllardır…
Cinayetin gelişi 22 Eylül 2010 tarihinde Hürriyet gazetesinde okuduğumuz bu sözle başladı: “Ben bugün için laikliğin tehlikede olduğunu düşünmüyorum. Eğer tehlikede dersek bunun altını doldurmak lazım, askıda kalır, gerekçelendiremem.” Yaşadığımız bugünlerde laiklik tehlikede mi değil mi siz karar verin?
13 Aralık 2014 “Atatürk’ün kurduğu Halk Fırkası’yla bugünkü CHP aynı değil, kendimizi yeniliyoruz.” Bu söz bile parti suçudur. Cumhuriyet Halk Partisi tüzüğünün 1. Maddesinde “Cumhuriyet Halk Partisi’nin kurucusu, önderi ve ilk Genel Başkanı MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’tür” yazmaktadır. Atatürk’ün CHP’si bir ulus yaratan, kuldan yurttaşa geçişi sağlayan, modern Türkiye’yi kuran, devrimleri yapan CHP’dir.
2011 Milletvekili seçimlerinde parti ile ilişkisi olmayan Aydın Ayaydın, Sinan Aygün, Bülent Kuşoğlu, Turhan Tayan, Binnaz Toprak, Faik Tunay vb. (benim aklıma gelmeyenleri siz ekleyin) birçok kişi bizzat Kemal Bey ve yönetimi tarafından aday gösterildi. Sonrasında vekil olan bu kişilerin söylev ve demeçlerini de biraz araştırma ile ortaya dökebiliriz. Belki başlı başına bir yazı konusu da yapabiliriz.
Türbanlara özgürlük getirilmesi ile ilgili birçok demeç vermiş ve bu demeçleri sonrası türban serbest bırakılmıştı. Mart 2014 tarihinde sanırım kurultay konuşmasında “Unutmayın, üniversitede başörtüsü sorununu çözen biziz” demişti. O gün üniversitelerde serbest bırakılan türban şimdi bütün kamusal alanda serbest…
Ankara Belediye Başkan adayı olarak gösterilen hızlı ülkücü Mansur Yavaş, Cumhurbaşkanı için aday yapılan İslamcı Ekmeleddin İhsanoğlu yine İslami kimliğiyle tanınan Mehmet Bekaroğlu da Cumhuriyet Halk Partisi seçmeninin aklı ile dalga geçilerek aday yapıldılar. Hatta Bekaroğlu cinsiyet kotasından Parti Meclisi üyesi yapıldı ve Genel Başkan Yardımcısı oldu.
Her seçim öncesi oy düşmesi halinde istifa edileceği demeçleri verildi ve girilen bütün seçimler kaybedildi, son seçimde ise oylar %1 düşmesine rağmen koltuğa yapışıp durmaya devam ediyorlar hala… Yok bu sözleri söylemedi, oy da düşmedi diyorsanız. İsteyen istediği bir arama motorundan bu araştırmayı yapabilir ve yanlışım olduğunu bana bildirebilir.
Darbe sonrası saraya ve Yenikapı Mitingi’ne gitmesi ise hafızalarımızda hala sıcaklığını korumaktadır. Yenikapı Mitingi sonrası “YENİKAPI KULLARI VE LAİK CUMHURİYET’İN SONU” başlıklı bir yazı kaleme almıştım. Orada yaşanan manzarayı sanırım laik Cumhuriyet’ten yana olan bütün yurttaşlarımız uzun bir süre unutmayacaktır.
Evet, Adana mitinginde yaşanan hadise işlenen cinayetin bir parçası… Kısacası gerek Cumhuriyet rejimine karşı gerekse CHP’de yaşananları hepimiz görüyoruz ve cinayete ortak olmaya devam ediyoruz.
Yılmaz Özdil’in yazdığı bir cümledir. “CHP’yi geri almadan ülkeyi geri almak mümkün değildir.”

Mahmut Aslan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

CELAL ŞENGÖR’ÜN CEHALETİ