29 Ocak 2017 Pazar

Uğur Mumcu’ya Mersiye

Uğur Mumcu öldürüldüğünde 8 yaşında bir çocuktum. Ne olduğunu anlayacak bir yaşta değildim yani. Ama gerek televizyondan izlediğim cenaze töreninden gerekse babamın evde bu töreni anlatışından çok sevilen bir insanın öldürüldüğünü çözebiliyordum. Bu adam neden bu kadar çok seviliyordu? Bu soruyu beynimin kenarına yazmıştım.

O yıldan bugüne 24 yıl geçti. 24 koca yıl…

O gün doğanlar bugün 24 yaşında, o günün çocukları ise benim gibi yetişkin.

Uğur Mumcu’yu o yağışlı günde on binlerce şemsiyeli adamın, kadının uğurlayışı hala aklımdadır. Düşün dünyam geliştikçe, yaş aldıkça, okudukça daha çok tanımaya başladım O’nu. Çocuk kafama yazdığım neden bu kadar seviliyor sorusunun cevabını da bulmuştum. Doğruları yazan, dürüstlüğümden taviz vermeyen inançlı bir yurtsever olduğu için seviliyordu.
12 Eylül sonrası Özal’lı yıllarda toplum liberalizm çılgınlığı ile iyice bozulmaya başlamış, memleketin dört bir yanında O’nun değimi ile dönekler mantar gibi bitmeye başlamıştı. Bir yazısında şöyle diyordu: “Haklıdan yana değil, güçlüden yana olanlar korkak ve kaypak olurlar Güç merkezi değiştikçe dönerler; fırıldak olurlar… “ Günümüzde bu fırıldakları her gün izlemeye ve onlarla mücadele etmeye devam ediyoruz değil mi?

Uğur Mumcu’nun sadece yaşadığı dönemi değil on yıllar sonrasını gördüğünü birçok yazısından, kitabından çıkarabiliyoruz.

Üniversiteyi iki binli yılların başında Konya’da okudum. Orada birçok namuslu Atatürkçü ile tanıştım ve beraber çok güzel işler yatık. Konya Atatürkçü Düşünce Derneği salonunda üniversiteden çok sayıda genç Uğur Mumcu’nun kitaplarını okuyor, bulduğumuz konuşma görüntülerini izliyorduk. 1986 yılında Dikili konuşmasında söylediklerin tamda günümüzü anlatıyordu.

O konuşmada ne demişti Uğur Mumcu: “Hukuk fakültesinde okuyup da daha önce imam hatip mezunu olanlara burs veriyorlar. Burs verilen öğrenciler de sınavsız yargıç ve savcı oluyorlar. 2000 yılına doğru baktığımızda, vali ilahiyat fakültesi mezunu, emniyet müdürü İslam enstitüsü mezunu, kaymakam imam hatip mezunu olacak”
Bu dediklerinin hepsi yaşandı. O hâkimler, savcılar, emniyet müdürleri ele geçirdikleri konumları sayesinde Ergenekon, Balyoz, Odatv davalarında insanları suçsuz yere cezaevlerine attılar. Kuddisi Okkır, Yiğit Ali Tatar, Büyük Yazar ve Düşünür İlhan Selçuk, Eğitim Neferi Türkan Saylan ve onlarca güzel insanı öldürdüler. 15 Temmuz da ise başarısız bir darbe girişimi ile yine yüzlerce sivilin ölmesine de sebep oldular.
Dedik ya döneklerin ve hırsızların dünyasında Uğur Mumcu ve birkaç temiz yürekli arkadaşı, düşündaşı o yıllarda bir dürüstlük timsali olmaya devam ediyorlardı. Bir kutup yıldızıydılar yani. Memleketin namuslu ve aydın insanları Onlara bakarak, Onları okuyarak yolunu buluyorlardı. Onları okudukları yer ise Cumhuriyet Gazetesi’ydi. Hani insanların “Cum” yazısı üstte gelecek şekilde katlayıp cebine koydukları, onu okuyorlar diye dayak yedikleri, sürüldükleri gazete…

Bahriye Üçok, Uğur Mumcu, Muammer Aksoy, Turan Dursun, Ahmet Taner Kışlalı ve onlarca aydın yakılarak, vurularak, bombalı saldırılar sonrasında 1990’lı yıllarda katledildiler. Onların katledilmesi ile kutup yıldızımızı, düşün dünyamızın oksijenlerini kaybettik. Düşünülmüş ve planlı katliamlardı bunlar. Bu gün içine düştüğümüz dağınıklık ve karanlık iktidar istemeden de olsa boyun eğiş onların katli yüzündendir. Onlar yaşasaydı sanki bugün daha güçlü ve daha farklı olurduk.
UĞUR MUMCU ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ İÇİN NE DİYOR?

Meclisten Anayasa değişikliğinin geçip halka sunulduğu bu günlerde yapılan değişiklikle ilgili yine yıllar öncesinden Uğur Mumcu’nu yazdıklarına kulak verelim:

“İnsanlara can güvenliği sağlayamamış bir düzene hukuk devleti denilemez. Devrimcilerin faili meçhul cinayetlere kurban gittiği bir düzene demokrasi denilemez. Yolsuzlukların devlet yetkililerini sardığı bir düzene Anayasa düzeni denilemez. Bu, katiller demokrasisidir. Bu, hırsızlar düzenidir.”

Bu nedenle hırsızlar düzenine ve katiller demokrasisine ve tek adam yönetime hayır diyelim.

Umutsuz olmayalım, umutsuz olmamak için çok sebebimiz var. Çünkü düşünceler ölmez ve elbet karanlığa karşı aydınlık kazanır.

Düşüncelerin ölmediğinin en büyük kanıtlarından biridir Uğur Mumcu. Her yıl anmalarına on binlerce insan katılır ve büyük ozan Pir Sultan Abdal’ın dediği Biz Bir Ölür, Bin Diriliriz sözü gerçek olur ve o binler elbet her şeyin hesabını sorar ve ülkeyi aydınlığa çıkarır.
Biz Bir Ölür, Bin Diriliriz…
Mahmut Aslan 24.01.2017

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

CELAL ŞENGÖR’ÜN CEHALETİ